Ahmet Şenol

MEDENİYET

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

3. Bölüm

(Geçen makalemizden devam)

Yukarıda sözünü ettiğimiz kültür alanları için, insanların değişik yerlerde hemen hemen aynı davranışları göstermesini göz önüne alan bazı bilim adamlan, kültürün belirlenmiş olan sınırları içinde kalmadığını, çeşitli etkilerle bu sınırların dışında da görüldüğünü veya değişik ögelerinin uygulanıp kullanıldı ğını, bir kültür alanı kavramından çok insanlann belirli “kültür kalıpları” içinde yer almalarının daha doğru ve bilimsel olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Böylece bütün bu kültür kalıplarından oluşan davranışlar topluluğu, ortaya yeni bir kültürel sistem getirmektedir. Davranışların belirli kalıplar içinde durmuş-oturmuş olması, zamanla değişmezlik özelliğini kazanmış olmaları, bu kültür sisteminin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Sözgelimi, bir eğitim-öğretim kurumu olan okul örneğine baktığımızda, burada belirlenmiş kuralların, programların, öğrencilerin, öğretmenlerin ve yöneticilerin bulunduğunu, bütün bu parçaların tek tek fazla bir anlam taşımadığını, ancak bütün bu ögelerin bir arada ve belli kurallar içinde bulunması sayesinde, okul kavramının bir anlam bütünlüğü içinde yerli yerine oturtulduğunu görmekte yiz. Her bir parçanın ayrı bir davranış kalıbı içinde olması, çok az bir anlamlandırmada yer alırsa bile, bu öge ancak diğer parçalarla bir arada bulunduğunda asıl sistemi ortaya koymaktadır.

Kültür ve onun maddî ürünleri olarak nitelendirilen mede niyet, farklı aşamalarda da bazı özellikleriyle belirlenmek istenmiştir. En ilkel dönemlerden başlayarak günümüze kadar bu farklı aşamalarda bir yandan coğrafya, bir yandan kültür ögeleri ve bir yandan da kültürel sistemler göz önünde tutulmuştur. Her ana dönem içinde alt aşamalar bulunmakta ve insanlığın gelişmesi bu şekilde incelenmektedir. İlkel kültür, avcı-toplayıcı ve göçebe olma aşamalarıyla; coğrafya bakı mından yerleşik kültür, antik kültür ile köleci kültür alt aşa malarıyla; gelişmiş veya geliştirilmiş tarım kültürü, Asya kültürü ile feodal kültürle günümüzün baskın karakterli sanayi kültürü ise önce kapitalist, sonra sosyalist kültür aşamalarıyla belirlenmiştir.

Bütün bu yukarıda sözü edilen kültür dünyalarının hepsinde, medeniyet görüntüleri farklı farklıdır. Ancak ne kadar farklı olursa olsun, bir sonraki aşamada görülen ögeler veya olaylar. daima bir önceki aşamada olup bitenlerden yararlanmış, onlardaki özellikleri alıp geliştirmiş, belki yenilikler yaparak değişik anlamlar yüklemiş, daha kullanışlı ve yararlı hale getirmek istemiştir. En son aşamada, yani sanayi kültürü içerisinde bulunan ögelere bakıldığında, bunların temelinde en ilkel dönemlerde yaşayan insanların ihtiyaçlarını karşılamak için düşündükleri basit ama ana özellikleri görmek mümkündür. İnsanın ihtiyaçlarının ve temel isteklerinin pek de uzun boylu değişememesi, bunun temelinde yatan önemli bir kanıttır. De ğişme sadece teknolojik olarak gelişmeyi hızlandırmakta, ama insanoğlunun temel ihtiyaçları hemen hemen tamamen aynı kalmaktadır.

Dolayısıyla medeniyet araçları-gereçlerinin belki çok daha hızlı bir biçimde değişmek zorunda kalmasına ve gerçekten de değişmesine rağmen, insanın asıl kültürü, ana ihtiyaçlarından doğduğu için kolay kolay değişmemektedir. Sözgelimi, ilkel insanın en basit ihtiyaçlarını giderebildiği için yaptığı hare ketler, jestler ve mimikler günümüzün sanayi toplumu insanı ta rafından da yapılmaktadır. Bazı yerlerde aynısı, bazı yerlerde ise biraz değiştirilerek yapılması, karşı taraftaki insana bir şeyler anlatıyorsa, bu hareketler, jestler ve mimikler başarıya ulaşmış demektir. Bunların belirli bir metin içinde uygulanması, ritm ve müzik eşliğinde ortaya konulması, bir yandan tiyatronun oluşmasını sağlamış; diğer yandan o belirti, hareketlerin oyun kavramı ile anılmasına yol açmıştır.

Hareketlerin belirli bir amaca göre belirlenip uygulanması, o kültür çerçevesi içinde yaşayanların, yine belirlenmiş olan araç gereci kullanması bir yandan oyunu renklendirmiş, diğer yan dan tiyatro eserlerinin canlandırılmasına önemli katkılarda bu lunmuştur. Burada ayrıca şekillerin, çizimlerin, boyama ve süs lemelerin de birer kültür ögesi olarak değerlerinin inkftr edilemeyeceğini söylememiz gerekmektedir.

MEDENİYET
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.