Kemal Sürgün
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. YEREL HABERLER
  4. Boynuz Kulağı Geçtiyse, Ne Mutlu Doğruyu Yazabilene

Boynuz Kulağı Geçtiyse, Ne Mutlu Doğruyu Yazabilene

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Milas bu haftayı, halk arasında “Zeytin Yasası” olarak bilinen ve meclis komisyonlarında saatler süren görüşmelerle gündeme oturan önemli bir başlıkla geçirdi. Yılların zeytin diyarı, binlerce üreticinin emeği, sadece toprağın değil kültürün de temsili olan zeytinlikler bu kez yasaların diliyle sınanıyor.

Biz bu süreci ilk günden itibaren sorumlu gazetecilik anlayışıyla, kimsenin sözcülüğüne soyunmadan, sadece gerçeğin izini sürerek takip ettik. Milas Kent Konseyi’nin açıklamasından yasa taslağının teknik içeriğine, komisyon öncesi yapılan bilgilendirme toplantılarından, yasa üzerine uzman görüşlerine kadar tüm gelişmeleri kamuoyuna eksiksiz ve zamanında duyurduk. Zeytinin meclis bahçesindeki sembolik varlığını ise o anlamlı fotoğrafla manşetimize taşıdık.

Çünkü biz zeytini seviyoruz.

Sadece ekonomik bir değer olarak değil; geçmişin emeği, bugünün alın teri, yarının yaşam güvencesi olarak seviyoruz. O yüzden bu mücadeleyi de sadece manşetlere değil, vicdanımıza da taşıyoruz. Zeytinliklerin beton projelere, ranta, kısa vadeli çıkarlara feda edilmesine elbette karşıyız.

Ama bu karşı duruşumuz, enerji ihtiyacını ve Türkiye’nin büyüyen kalkınma gereksinimini görmezden gelmek anlamına da gelmiyor.

Ülkemizin enerjiye ihtiyacı var, bu bir gerçek. Ama bu ihtiyaç, planlamadan, denetimden, kamu yararı ilkesinden uzak şekilde karşılandığında, elimizde kalan sadece tüketilmiş doğa ve geri döndürülemez zararlar oluyor. Bu yüzden biz diyoruz ki, çözüm kutuplaşmakta değil, birlikte konuşmakta; kavga etmekte değil, ortak akılda buluşmakta.

Zeytin de bizim, enerji de bizim. Çözüm de bizim bulmamız gereken bir yol.

Biz Milas’tan bakarken Kıyıkışlacık’taki limanı nasıl sorguluyorsak, Muğla susuzken Aydın’a su taşıyacak projeleri de aynı dikkatle izliyoruz. Çünkü mesele sadece bir yasa değil; mesele yaşanabilir bir gelecek, sürdürülebilir bir çevre ve halkın sesi olabilme meselesidir.

Gazeteciliği reklam geliriyle şekillendirenlere, abone kaygısıyla susanlara, köşe yazısını iktidar ya da müteahhit memnuniyetine göre kaleme alanlara sesleniyoruz:
Biz sizin gibi körebe oynamıyoruz.
Ne için yazdığımızı, kimin için kalem tuttuğumuzu, neyin vicdanını taşıdığımızı çok iyi biliyoruz.

Ve evet, boynuz kulağı geçti.
Çünkü biz kulağımızı toprağa dayayıp halkın sesini duyan, kalemini kamu yararına kullanan gazetecileriz.

Sizi geçtiysek özür dilemiyoruz. Çünkü gazetecilik, alkış toplama sanatı değil, gerektiğinde rahatsız etme sanatıdır.
Biz, doğruluk ilkesine, halkın haber alma hakkına ve tarafsızlığa sadakatle bağlıyız.
Ve biz bu işi yapmaktan onur duyuyoruz.
Varsın birileri kulak tıkasın, biz söylemeye, yazmaya ve göstermeye devam edeceğiz.

Eğer bizim yaptığımız haberler, yazdığımız köşe yazıları sizi rahatsız ediyorsa, bilin ki işimizi doğru yapıyoruz.
Gazetecilik, konfor alanı yaratmak değil, gerektiğinde sarsmak ve hatırlatmaktır.
Susmanız kabahatinizi hafifletmez; ama bizim yazmamız, halkın olanı hatırlatır.

O yüzden sizi geçtiysek özür dilemiyoruz. Çünkü biz kimsenin önüne geçmek için değil, geride bırakılan doğrulara ses olmak için yola çıktık.
Tarafsızlığa, gerçekliğe, dürüstlüğe ve kamu yararına bağlıyız. Bu mesleği yapan herkesin de bu değerlere dönmesini diliyoruz.
Gazetecilik susarak değil, söyleyerek yapılır. Biz söylemeye, yazmaya ve hatırlatmaya devam edeceğiz.

Boynuz Kulağı Geçtiyse, Ne Mutlu Doğruyu Yazabilene
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.