Kemal Sürgün
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. “SAVAŞIN GÖLGESİNDE GERÇEKLERİ GÖRMEK”

“SAVAŞIN GÖLGESİNDE GERÇEKLERİ GÖRMEK”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Savaşın her türlüsüne karşıyız. Kimden gelirse gelsin, ne sebeple başlatılırsa başlatılsın, savaşın kazananı olmaz; yalnızca ölenler, yıkılan şehirler ve paramparça edilen hayatlar kalır geriye. Fakat bazıları için bu gerçekler sadece bir perde, arkasına saklanabilecekleri bir kalkan, bir mazeret oluyor. İsrail de bu perdeyi ustalıkla kullanan bir devlet olarak, “mazlum” söylemini kendisine maske edinip adım adım kendi büyük hedefi olan “vaat edilmiş topraklar” idealine doğru ilerliyor.

Dün Suriye’den kaçanların mayınlı tarlaları koridora çevirdiği sınırlarda, bugün İsrail’in zulmünden kaçan İranlılar yürüyor. Öyle ki özellikle İran’ın Türkmen bölgelerinde yaşayan halk, kendi ana dillerini, kültürlerini korumak için değil, artık sadece hayatta kalmak için kaçıyor. Acı olan ise bu kaçışların bir yandan Türkiye sınırlarını zorlaması, diğer yandan da İranlı vatandaşların ülkemizdeki refahı bırakarak ek seferlerle vatanlarına dönmeleri. Bu bir tercih değil, çaresizliğin dik hâli.

Savaş beşinci gününü geride bırakırken bölge dengeleri hızla değişiyor. Pakistan’ın açık bir şekilde İsrail’i nükleer silahla tehdit etmesi, Azerbaycan’ın hava sahasını İsrail’e kapatması ve İran’a destek vermesi, coğrafyamızda savaşın artık diplomatik satranç olmaktan çıkıp, cephe gerisinde net tarafların oluşmaya başladığını gösteriyor. İran’ın dillendirdiği “İslam Ordusu” fikri, geç kalınmış ama artık tartışılması gereken bir çağrı olarak dikkat çekiyor.

Tarihte benzer figürlerin izini sürmek isteyenler için Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi örnekleri oldukça öğreticidir. Her ikisi de batının kontrol etmekte zorlandığı figürlerdi. Ortadan kaldırıldılar. Ardından bölgeye yayılan bir kaos haritası çizildi: Filistin, Suriye, Yemen ve şimdi İran. Bu harita, bir milletin değil; küresel bir aklın mühendisliğidir.

Bugün ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkeler İsrail’e göz kırparken, İsrail lobisinin uzun süredir dünyayı yönlendirme isteği artık kimsenin gizleyemediği bir aşamaya gelmiştir. Ancak dünyada da tepkiler çığ gibi büyüyor. Sosyal medyada, sokaklarda, sınır boylarında, üniversitelerde ve uluslararası platformlarda “yeter artık” diyen bir nesil doğuyor.

Savaş bir “füze şovu”na dönüşürken, ölen insanların sayıları rakamlarla değil, yüreklerimize düşen acıyla ölçülmeli. Biz Müslümanlar ise yüzyıllardır süregelen bu hilal ve haç mücadelesinde artık bir oyunun figüranı olmayı bırakıp kendi aklımızı ve ortak değerlerimizi öne çıkarmalıyız.

Zira bu savaş sadece toprakların değil; akılların, gönüllerin, vicdanların ve çocukların geleceğinin savaşıdır.

Unutmayalım: Barış, adalet olmadan kurulamaz. Ve adalet, sadece güçlü olanın değil; mazlumun da söz hakkı olduğu bir düzenle mümkündür.

“SAVAŞIN GÖLGESİNDE GERÇEKLERİ GÖRMEK”
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.