Ahmet Şenol
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. KÜLTÜR-GEÇMİŞ DAVRANIŞLARIN BİRİKTİRİLEREK AKTARILAN SONUÇLARI

KÜLTÜR-GEÇMİŞ DAVRANIŞLARIN BİRİKTİRİLEREK AKTARILAN SONUÇLARI

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

(2.Bölüm)

(Geçen makalemizden devam)

Belirlenen ihtiyaca göre, evin katları, odaları ve diğer kullanım alanları planlanır ve sonra uygulamaya geçilir. Bütün malzemeler kullanılıp işler bitince ev, bir yapı bütünlüğü içinde ortaya çıkar. Daha büyük veya küçük planlamalara malzemenin azlığına veya çokluğuna göre evin büyüklüğü söz konusu olur. Kişilerin isteklerine göre iç bölünme farklılıklar gösterir.

Dışarıdan aynı biçimde görünen evlerin, her birinin içinde farklı mekanlar olabileceği gibi, kişilerin yaşadığı çok farklı dünyalar da vardır. İşte, sosyal yapı, bir ev bütünlüğü yapısında görünmesine rağmen, içindeki farklı toplumsal düşünceler, uygulamalar ve aktarmalar dolayısıyla farklı farklı görüntülerle karşımıza çıkar.

Sosyal yapı, kişinin ve toplum içindeki grup, sınıf, dernek, birlik vb.’nin değişmesiyle de başka sosyal yapılardan farklılıklar gösterir. Zamanın geçmesi, iç ve dış göçle meydana çıkan nüfus hareketliliği, doğal afetler, savaşlar ve daha yüzlerce etken, bu tür bir değişmeye ve gelişmeye yol açabilir. Bütün bunların köklerinde yatan değişmez bir kavram, kültür kavramı olup, insanların sosyal yapı içinde kendilerine bir yer edinmeleri de o insanın kültür mirasından bir şeyle alıp almadığına, aldıklarına yeni ögeler ekleyip eklemediğine bağlı kalmaktadır. Böylece kişilerin eliyle değişen ve farklı özellikler gösteren kültür ögeleri, toplulukların da çeşitlenmesine, renklenmesine, farklılaşmasına hizmet ederler. Kültür mirasından yararlanamayan kişinin, şu veya bu şekilde elde ettiği yeni ögelerden yardım ve destek alarak gelişmesi mümkün olamayacaktır. Kişinin diğer insanlarla, maddi kültür ögeleri ile ilişki kurması, ancak bunları görmesi, bilmesi, öğrenmesi ve anlamasıyla doğru bir yola girer. Kültür konusuna benzer bir yaklaşımı; Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözlerinde de bulabiliyoruz: “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür. Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mana çıkarmak, ders almak, düşünmek, zekayı terbiye etmektir.”

Bu durum karşısında kültür kavramının bir yandan kişiyi biçimlendirdiğini, diğer yandan da toplumu değiştirip geliştirdiğini söyleyebiliriz. Yukarıda da söz ettiğimiz gibi, insanın eliyle, diliyle, davranışlarıyla aktardığı bilgiler, yine insanlar tarafından kullanılmaktadır veya başka bilgilerle birlikte daha yararlı bir duruma getirilmektedir. İçinde yaşanılan mekâna ve zamana bakıldığında, hem eskiden kalan ve atalardan aktarılan bilgilerle kültür kavramının oluşturulması söz konusudur; hem de yeni düzenlemeler, eklemeler, hareketler ve yorumlar aracılığıyla bu kültürün sürdürülmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.

Kültür, insanı ve toplumu böylesine biçimlendirirken, onun bir özelliği daha ortaya çıkar. O özellik de kullanılan her kültür ögesinin toplum içinde bir fonksiyonunun olmasıdır. En temel ihtiyaçlarını giderebilme amacıyla çevreye yayılan ilkel insanların, çeşitli yöntem ve uygulamalarla kültür ögelerini kullandığını biliyoruz. Günümüz insanı da paylaşılan bilgilerle, farklı uygulamalarla gelişmiş dünyasında bu belirli fonksiyonlara sahip olan kültür ögelerinin fonksiyonlarından yararlanmakta, kendini ve içinde yaşadığı toplumu geliştirmenin, değiştirmenin yollarını aramaktadır.

KÜLTÜR-GEÇMİŞ DAVRANIŞLARIN BİRİKTİRİLEREK AKTARILAN SONUÇLARI
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.