Mehmet Nergiz
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. ENGİN SELÇUK: “MİLAS’IN ETKİNLİKLERİ SÜRDÜREMEMESİ ÇOK ÜZÜCÜ”

ENGİN SELÇUK: “MİLAS’IN ETKİNLİKLERİ SÜRDÜREMEMESİ ÇOK ÜZÜCÜ”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Karikatür sanatında adını hem Türkiye’de hem de dünyada duyurmuş bir isim: Engin Selçuk. Çizgileri Antarktika’dan Avrupa’ya uzanan sergilerde yer aldı, seksenin üzerinde ödül kazandı, kişisel sergiler açtı. Onun için karikatür, yalnızca mizahın aracı değil; toplumsal eleştirinin, duyarlılığın ve evrensel bir dilin ifadesi. Balkan kökenli bir ailenin çocuğu olarak Almanya’da dünyaya gelen, eğitim hayatını Türkiye’de sürdüren ve bugün İzmir’in Tire ilçesinde yaşayan Selçuk, katıldığı Turhan Selçuk Karikatür Yarışması sayesinde Milas’ tanıma fırsatı bulduğunu ve burada sanatın izlerini görmekten büyük mutluluk duyduğunu belirtiyor. Röportaj boyunca Selçuk, sanat yolculuğunu, karikatürün günümüzdeki konumunu ve Milas’tan edindiği izlenimleri samimiyetle paylaşıyor. Milas’taki karikatür etkinliklerinin güzel örnekler olduğunu ancak sürdürülememesinin çok üzücü olduğunu belirtiyor.

İlham perilerim son derece ehli keyftir. Mesela yüzmeye ya da balığa gitmeyi, motosikletle gezmeyi, seyahat etmeyi, fotoğraf çekmeyi, bahçe işleriyle uğraşmayı ya da arkadaşlarla bir şeyler içmeyi tercih edebilirler. Bana müsaade ettikleri zamanlarda çizdiğim karikatürlerle, İstanbul ve İzmir’de iki kişisel sergi açtım ve sayısız uluslararası karma sergiye katıldım. Karikatürlerim Antarktika dahil -bir kutup araştırma gemisiyle kutba giden bir sergiydi- birçok kıtada yayınlandı ve sergilendi. Katıldığım ulusal ve uluslararası yarışmalardan seksenin üzerinde ödül aldım.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Balkan kökenli bir ailenin çocuğuyum. 1975 yılında babamın işçi olarak bulunduğu Almanya’nın Hamburg şehrinde dünyaya geldim. İlkokulu Tokat’ın Erbaa ilçesinde, ortaokul ve liseyi Samsun Atakum’da okudum. Üniversite eğitimimi Selçuk Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünde tamamladım ve 1997 yılından beri öğretmenlik yapıyorum. Sakin bir hayatı tercih ettiğimden yaşamımı İzmir’in Tire ilçesinde sürdürüyorum.

Sanatla ilk bağınız ne zaman ve nasıl kuruldu?

Sanırım her şey babamın Almanya’da aldığı manyetik bir yazboz tahtasıyla başladı. Annemin söylediğine göre konuşmadan önce televizyonda seyrettiğim çizgi film karakterlerini çizermişim. Gün boyu kendi kendime figürler karalar, birisi baktığında siler yeniden başlardım. Çizgi filmlerin yanı sıra çizgi romanların da sıkı bir takipçisiydim. Okumayı öğrenmeden önce annemin yanına oturup ona çizgi romanlardaki konuşma balonlarını okuturdum. Hala takıntılı bir Tenten hayranıyım. Değişik dillerde ve basım tarihlerinde birçok Tenten çizgi romanım var.

Bu alanda üretmeye sizi iten şey neydi? Bir kırılma anı veya ilham kaynağı var mıydı?

Çizmek ya da zaman zaman çizmemek tamamen içimden gelen şeyler. Çizdiğim şeyleri 1989 yılında zamanın çocuk dergilerine ve mizah dergilerine göndermeye başladım. İlk karikatürlerim o yıllarda Çarşaf, Avni ve Gırgır gibi dergilerde yayınlanmaya başladı. Ancak beni yazısız karikatürle tanıştıran, karikatürle ilgili temel prensipleri, teknikleri öğreten lisede okulumda öğretmen olan karikatürcü Erhan Yaşar Babalık’tır. Beni Samsun’daki karikatürcülerle tanıştıran, Samsun’un ilk mizah dergisi Barbar’ın ekibine dahil eden, çocuk  yaşlarda karma sergilere alan odur. Üniversite yıllarımda reklam çizimleri, çocuk boyama kitapları ve ilkokul ünite dergileri resimledim. Şu anda karikatür çalışmalarımı sergi ve yarışmalara katılarak sürdürüyorum.

Bugüne kadar ortaya koyduğunuz eserler içinde sizi en çok yansıtan neler oldu?

Ömrüm boyunca yüzlerce yerli ve yabancı çizerle tanıştım. Bu insanların ortak yanlarının çizerlikleri olmadığını hayata bakış açıları olduğunu gördüm. Ne zaman bir araya gelseler hepsi sanki aynı evin çocukları gibi kaynaşırlar. Bu insanların çevre hassasiyetleri, hayvan sevgileri, toplumsal duyarlılıkları, dünyaya eleştirel bakış açıları aynıdır. Sürekli bir yanlışı düzeltmekle uğraştıklarından, toplumda ayrık otu gibidirler. Bu yüzden iş, aile ve apartman hayatında sorunlarla karşılaşma olasılıkları yüksektir.  Dolayısıyla en çok yansıtan diye bir şey yoktur, yansıtan vardır. Çizdikleri şey kendileridir.

Eserlerinizde Milas’tan, Ege’den, yöresel unsurlardan izler bulunuyor mu? ve Turhan Selçuk karikatür yarışması hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Maarif müfettişi olan dedem entelektüel bir adamdı. 60’lı yıllarda aldığı birçok mecmuanın yanı sıra Akbaba dergilerini de ciltletmişti. Çocukluğumda zorla kaldırdığım bu ciltleri kucağıma koyar saatlerce okurdum. Akbaba’da tam sayfa yayınlanan, Turhan Selçuk’un ölümsüz eseri Abdülcanbaz’la tanışmam bu vesileyle  olmuştur. 1993 yılında  Ankara’da düzenlenen, juri üyeleri arasında Turhan Selçuk’un da bulunduğu bir  yarışmada büyük ödül almıştım. Ödül töreninde Büyük usta Turhan Selçuk’la tanışma onuruna da eriştim. Ayrıca 13. Turhan Selçuk Karikatür Yarışması’nda ödül alarak Milas’a geldim, organizasyonu tanıma, usta adına yapılan duvar çizimlerini, heykelleri ve anı evini görme şansım oldu. Turhan Selçuk sadece Türkiye’de değil, dünya çapında saygın karikatür çevreleri tarafından da bilinirliği olan bir sanatçı ve cumhuriyet aydınıdır. Büyük ustanın burada doğmuş olması Milas için bir şanstır. Dünyada bu tip kasabalar, değerlerine sahip çıkarak müzeler açarlar, uluslararası yarışma ve sergilerle bunları yaşatırlar. Milas’taki mekan ve etkinlikler de bunlara güzel örneklerdi ancak sürdürülememesi çok üzücü.

Bugün sanatla uğraşmak sizce nasıl bir deneyim? İmkânlar, ilgi ve çevre açısından değerlendirir misiniz?

Türkiye birçok alanda olduğu gibi karikatür alanında da uluslararası sanatçılara sahip. Türkiye’de sanat üretim sıkıntısından çok, tüketici sıkıntısı olduğunu düşünüyorum. Sosyal medya ve oyun bağımlılığı insanları yozlaştırarak, tek kültürlü, renksiz, zevksiz, duyarsız bireylere dönüştürüyor. Basılı medya yerini çoktan sosyal medyaya bıraktı, kitap ve albümlerin yerini cep telefonları aldı. Hayat o kadar hızlı akıyor ki, günümüz gençlerinin çoğunun maalesef bir karikatürdeki mizahı anlayacak ne altyapısı ne de çözmeye harcayacak zamanı ve sabrı var. Açılan karikatür sergilerine bir avuç insan geliyor. Karikatür çok küçük bir izleyici grubuna sahip, tükenmeye yüz tutmuş nadide bir geleneksel el sanatına dönüştü. Bizlere düşen, bu sanatı daha geniş kitlelere ulaştırmak için yurtdışında olduğu gibi festivaller, etkinlikler, sergiler düzenlemek. Bu anlamda belediyelere ve sivil toplum kuruluşlarına çok iş düşüyor.

Sizce bir sanatçının toplumla ilişkisi nasıl olmalı?

Sanat ve toplum karşılıklı etkileşim içindedir. Sanatçı toplumdan beslenir ve sanatçı toplumu etkiler. Sanatçının üretimi yaşadığı dönemin sosyal, kültürel, ekonomik ve politik koşullarından etkilenir. Türlü sosyal sorunlar sanatçının eserlerine yansır.

Ve toplumun da sanatçıdan etkilenmesi beklenir. Sanatçıların öngörüleriyle toplumu bilgilendirme, topluma öncülük etme, farkındalık kazandırma gibi misyonları olduğu düşünülür. Peki ya toplum akla, bilgiye, gerçeklere karşı direniyorsa… Sanatçının üretmesi için izleyicisi olması şart mıdır? Mağara duvarlarının karanlığına çizilen sahneler, binlerce yıl sonra da birilerine ulaşabiliyor. Belki günümüzde yeterince muhatap bulamayan sanat eserleri de bir gün değer görür.

Son olarak, şu anda üzerinde çalıştığınız yeni bir proje veya paylaşmak istediğiniz bir gelişme var mı?

Karikatür her ne kadar Avrupa’da doğmuş olsada , şu anda karikatürün güçlü olduğu ülkeleri, Güney Amerika ülkelerinin yanı sıra,  İran, Türkiye, Rusya, Ukrayna, Bulgaristan, Romanya, Polonya olarak sıralayabiliriz. Görünen o ki ifade özgürlüğü, demokrasi ve insan hakları konularında sıkıntılı olan Doğu Avrupa ve Orta Doğu ülkelerinde insanlar kendilerini ifade etmenin dolaylı yollarını kullanmak zorunda kalıyorlar.  Kuzey Avrupa ülkelerinde ise karikatür neredeyse yok diyebiliriz.

Dolayısıyla karikatür derdi olanın sanatıdır ve bizlerde, dertli bir coğrafyanın evlatlarıyız. Bu topraklarda inançsal, politik, ekonomik ve sosyal sorunların biteceğine dair maalesef umudum yok. Bu da demek ki daha çizeceğimiz çok şey var..

ENGİN SELÇUK: “MİLAS’IN ETKİNLİKLERİ SÜRDÜREMEMESİ ÇOK ÜZÜCÜ”
Yorum Yap
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.