Mehmet Nergiz
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. “TOPLUM SANATÇIYA YALNIZCA ESTETİK İÇİN DEĞİL, VİCDAN İÇİN DE İHTİYAÇ DUYAR” ALİ RASTROO

“TOPLUM SANATÇIYA YALNIZCA ESTETİK İÇİN DEĞİL, VİCDAN İÇİN DE İHTİYAÇ DUYAR” ALİ RASTROO

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Portresini, seçtiği karikatürleri ve röportaj sorularına verdiği yanıtları bizlerle paylaşan İranlı sanatçı Ali Rastroo, Milas ve sanat üzerine düşüncelerini aktardı. Uluslararası sergilerde ve yarışmalarda yer alan, resimden karikatüre uzanan geniş bir üretim pratiği olan Rastroo, sanatın toplumla ilişkisini, günümüz sanat ortamının zorluklarını ve yeni teknolojilerin sanat üzerindeki etkilerini değerlendirdi.

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Benim adım Ali Rastroo. İran’ın Yasuj kentinde doğmuş bir görsel sanatçı, ressam ve karikatüristim. Grafik Tasarım diplomasına, Yazd Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Resim lisansına ve İsfahan Sanat Üniversitesi’nden Resim yüksek lisansına sahibim. Sanatsal pratiğim kavramsal sanat, karikatür ve resmi kapsıyor; sıklıkla görsel anlatıyı sosyal, felsefi ve duygusal temalarla harmanlıyorum. Bağımsız olarak çalışıyor, uluslararası sergilere, festivallere ve sanatsal araştırma projelerine katılıyorum.

Sanatla ilk bağınız ne zaman ve nasıl başladı?

Sanatla bağlantım yaklaşık 8 yaşında özel resim dersleri almaya başlamamla kuruldu. Çizim, çevremdeki dünyayı anlamlandırma biçimim haline geldi. Zamanla farklı medyumlar denedim ve simgesel görselleri eleştirel anlatılarla birleştiren kişisel bir dil geliştirdim. Sanat kısa sürede bir hobi olmaktan çıkıp yaşam boyu sürecek bir ifade yolculuğuna dönüştü.

Bu alanda üretmeye başlamanızda sizi ne motive etti? Bir dönüm noktası veya özel bir ilham kaynağı var mıydı?

Her zaman ayrıntılara dikkat eden biriyim; çevreye ve insana dair gözlemlerimi kolayca görmezden gelemiyorum. Gördüklerimi yansıtma isteğim, eleştirel bakışımı sanata taşımamı sağladı. Dönüm noktası, sanatın bir görsel dil olarak soru sormaya, ifade üretmeye ve hızlı dünyada bir an duraksama yaratmaya aracılık edebileceğini fark ettiğimde oldu. Pawel Kuczynski, Agim Sulaj, Musa Gümüş, Krzysztof Grzondziel gibi sanatçılardan ilham aldım; ama aynı zamanda günlük yaşam, toplumsal çelişkiler ve içsel ikilemler de ilham kaynaklarımdı.

Bugüne kadar ürettiğiniz eserler arasında sizi en çok yansıtanlar hangileri?

Aslında yaptığım her iş içsel dünyamın bir parçasını yansıtıyor. Kavramsal işlerim genellikle toplum, teknoloji veya insan doğasına dair kaygılarımı aktarıyor. “Meşe Ağaçları” veya “Da” gibi resim serilerim ise tamamen kişisel — anılarım, deneyimlerim ve duygusal dünyamla bağlantılı. Bu yüzden yalnızca bir ya da iki değil, tüm üretimim beni temsil ediyor diyebilirim.

Çalışmalarınızda Milas, Ege Bölgesi veya yerel kültürel unsurların izleri var mı? Turhan Selçuk Karikatür Yarışması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Her ne kadar Milas ya da Ege bölgesine ait olmasam da, bu coğrafyanın köklü kültürel ve sanatsal mirasına büyük saygı duyuyorum. Bence her bölgenin ruhu — görsel kültürü, dokuları, duyguları — sanat aracılığıyla evrensel biçimde hissedilebilir. Turhan Selçuk Karikatür Yarışması, dünya çapında karikatüristler için çok değerli bir etkinlik. Turhan Selçuk’un eserleri zamansızdır; bu yarışma düşünce özgürlüğünün ve görsel eleştirinin platformudur. Yakında yeniden başlamasını gerçekten umuyorum; çünkü bu sadece bir yarışma değil, kültürel bir gereklilik.

Bugün sanatta yer almak sizce nasıl bir şey? Fırsatlar, ilgi ve ortam açısından değerlendirebilir misiniz?

Bugün sanatta yer almak hem heyecan verici imkânları hem de ciddi zorlukları beraberinde getiriyor. Bir yandan dijital platformlara, yeni medyalara ve küresel kitlelere ulaşma şansımız var. Öte yandan sanatçılar ekonomik zorluklarla, siyasi kısıtlamalarla ve kurumsal destek eksikliğiyle mücadele ediyor. Yapay zekâ gibi teknolojiler, sanatın üretim ve tüketim biçimini değiştirdi — yeni araçlar sunarken aynı zamanda etik ve yaratıcı sorular da doğuruyor. Yine de sanatın özü, insan duygusu ve düşüncesine dayanıyor. Bugünün dünyasında sanat her zamankinden daha gerekli.

Sizce sanatçının toplumla ilişkisi nasıl olmalı?

Sanatçı toplumla hem eleştirel bir gözlemci hem de duygusal bir katılımcı olarak ilişki kurmalı. Sanatçılar yansıtmalı, sorgulamalı, meydan okumalıdır. Cevaplar vermek zorunda değiliz, ama doğru soruları sormalıyız. Toplum sanatçıya yalnızca estetik için değil, vicdan için de ihtiyaç duyar — hayatı yavaşlatmak ve gerçekten önemli olana dikkat çekmek için.

Şu an üzerinde çalıştığınız projeler veya paylaşmak istediğiniz gelişmeler var mı?

Evet, şu anda pratiğimde her zaman temel olan temalar üzerine yeni kavramsal çalışmalar yapıyorum: savaş, açlık, çevresel yıkım, yapay zekâ ve insan ıstırabı. Bu eserler izleyicileri hem duygusal hem de entelektüel olarak zorlamayı amaçlıyor. Bunun yanında doğa temalı resimlerime — özellikle meşe ağaçlarından ve doğal manzaralardan ilham alan serilerime — devam ediyorum. Bu resimler, sanatsal dilimin daha şiirsel ve duyusal katmanını yansıtıyor.

Atölye çalışmalarımın paralelinde, sanat ve yeni teknolojiler kesişiminde araştırmalar da yürütüyorum — özellikle yapay zekâ, Metaverse ve dijital mekânda sanatçının kimliğinin dönüşümü gibi konularda. Bu alanların yalnızca üretim biçimimizi değil, sanat, varlık ve yazarlık kavrayışımızı da dönüştürdüğüne inanıyorum.

“TOPLUM SANATÇIYA YALNIZCA ESTETİK İÇİN DEĞİL, VİCDAN İÇİN DE İHTİYAÇ DUYAR” ALİ RASTROO
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.