Ahmet Özger
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. ATEŞİN ARKASINDAKİ GÖLGE

ATEŞİN ARKASINDAKİ GÖLGE

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sinop’tan Çanakkale’ye, Antalya’dan Muğla’ya kadar Türkiye adeta ateşe verildi. Televizyon ekranlarında “kontrol altına alındı” cümlesi tekrarlandıkça, yanan ormanların kokusu daha da burnumuza geldi. İklim Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle aynı döneme denk gelen bu artış, ister istemez akıllara “Bu sadece tesadüf mü?” sorusunu getiriyor.

Bilim ne diyor?

Türkiye Ormancılık Araştırma Enstitüsü verilerine göre son 10 yılda orman yangınlarının %88’i insan kaynaklı. Bunun %55’i kasıtlı veya ihmal, %33’ü ise tarla temizleme, anız yakma gibi kontrolsüz faaliyetlerden kaynaklanıyor. Doğal sebeplerle örneğin yıldırım düşmesi sadece %12’lik bir dilime sahip. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 2024 yaz verileri ise bir başka çarpıcı noktaya işaret ediyor; Ortalama sıcaklıklar 2,3°C artmış, nem oranı %10 düşmüş, rüzgâr hızı ise Akdeniz ve Ege kıyılarında mevsim normallerinin %25 üzerinde seyrediyor. Yani doğa, yangın çıkarmak için fazlasıyla elverişli.

Peki ya küresel boyut?

2023’te Kanada’da, 2024’te Yunanistan ve İspanya’da çıkan dev yangınlarda, benzer tartışmalar yaşandı. Avrupa Birliği’nin “Green Deal” (Yeşil Mutabakat) kapsamında ormanların “yeniden yapılandırılması” ve karbon kredisi piyasaları için alan açılması, bazı ülkelerde “iklim politikalarının ekonomik rant kapısına dönüşmesi” suçlamalarını gündeme getirdi. Dünya Ekonomik Forumu raporlarında, karbon tutma kapasitesi düşük ormanların yerine “yeni nesil yüksek verimli ekosistemler” kurulması gerektiği vurgulanıyor. Peki, bu dönüşüm için kim, hangi ormanı feda etmeye karar veriyor…

İklim Kanunu’nun gölgesi

Türkiye’de geçen yıl yürürlüğe giren İklim Kanunu, uluslararası karbon piyasalarına entegrasyonu hızlandırmayı hedefliyor. Bu, bir yandan küresel yatırımcıların gözünü Türkiye’nin orman alanlarına çevirmesi anlamına geliyor. Yangın sonrası “imar değişiklikleri” ve “yeniden ağaçlandırma ihaleleri” ise bu sürecin yerel ayağı. Araştırma gazeteciliği kaynakları, bazı bölgelerde yangın sonrası acele kamulaştırma kararlarının ve proje ilanlarının dikkat çekici bir hızla gündeme geldiğini ortaya koyuyor.

Gerçek tehlike ise sessiz kabulleniş sanırım.

Yangınlar sadece ağaçları yakmıyor; hafızamızı, aidiyetimizi, geleceğimizi de kül ediyor. Her yıl 20 binden fazla hektar orman kaybediyoruz. Bilim insanları, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için “proaktif orman yönetimi” çağrısı yaparken, biz hâlâ yangınlar söndükten sonra suçluyu arıyoruz. Oysa soru şu ki; Eğer bu yangınların bir kısmı gerçekten kasıtlıysa, ateşi yakan sadece kibrit değil aynı zamanda küresel planların, yerel rant kavgalarının ve siyasi suskunluğun ta kendisi.

Doğa bu yaz yangına daha müsaitti. Evet, insan ihmali büyük bir faktör. Ama hayır, mesele bundan ibaret değil. Ateşin arkasında gölge varsa, onu görmek için dumanın dağılmasını beklememeliyiz. Çünkü her bekleyiş, bir ormanın daha kül olması demek…!!!

ATEŞİN ARKASINDAKİ GÖLGE
Yorum Yap
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.