Milas Organize Sanayi Bölgesi’nde yaşanan son gelişmeler, sadece birkaç fabrikanın temel atmasından ibaret değil. Bu gelişmeler, aynı zamanda bir inancın, bir vizyonun ve yıllardır sürdürülen bir kararlılığın meyvesidir.
Bugün OSB parsellerinde yükselen her kolon, geçmişte gösterilen inat ve istikrarın somut bir göstergesidir. Bu noktada, özellikle önceki dönem Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ın mütevelli heyetteki ısrarcı ve kararlı tutumunu, yıllar süren gecikmelere ve bürokratik engellere rağmen konuyu bir an olsun gündeminden düşürmeyişini unutmamak gerekir. Milas OSB’nin bugün faaliyet aşamasına gelmesinin ardında bu azmin büyük bir payı vardır.
Bu süreçte şüphesiz mevcut mütevelli heyetinin özverili ve kararlı duruşu da büyük önem taşımaktadır. Başta Milas Kaymakamı Sayın Mustafa Ünver Böke ve Milas Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sayın Reşit Özer olmak üzere tüm mütevelli heyeti üyelerine; Milas’ın sanayileşme yolunda attığı bu büyük adımı destekledikleri ve süreci sahiplenerek ilerlettikleri için teşekkürü bir borç biliyoruz.
Ama burada durmamalıyız. Aksine, bu süreci bir başlangıç kabul ederek çok daha büyük bir hedefe yönelmeliyiz. Milas, OSB ile sadece sanayiye açılmıyor; aynı zamanda bu toprakların potansiyeliyle buluşuyor.
İkinci Bölge Şart, Gecikmeden Hazırlanmalı
Mevcut OSB parsellerinde yaşanan yoğun talep ve yatırımların somut hale gelmesi, bölgenin sanayi açısından ne kadar cazip olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bu nedenle ikinci bir OSB etabının –hatta üçüncü etabın– planlanması ve altyapı projelerinin bugünden hazırlanması gerekiyor. Sanayi yatırımcısına sunulacak her yeni parsel, Milas’a yeni bir iş, yeni bir üretim ve yeni bir gelecek demektir.
Liman ve Havalimanı Avantajı
Milas’ın bir başka şansı ise ulaşımda gizli. Uluslararası bir havalimanına ve deniz yolu taşımacılığı için elverişli limanlara bu kadar yakın olan başka bir OSB bulmak kolay değil. Bugün Türkiye’nin birçok OSB’si, ürünlerini limana taşımak için yüzlerce kilometre lojistik planlaması yapmak zorundayken; Milas OSB, coğrafi olarak büyük bir avantaja sahip.
Bu avantaj, sadece yerli yatırımcıyı değil, aynı zamanda yabancı yatırımcıyı da bölgeye çekecek bir potansiyel taşıyor. OSB’yi yalnızca yerel bir üretim merkezi değil, uluslararası bir sanayi üssü haline getirecek olan da işte bu coğrafi gücümüzdür.
Madeni Hammaddeyi Ürüne Dönüştürememenin Eksikliği
Milas ve çevresi mermer, feldspat gibi önemli yer altı kaynaklarına sahip. Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanına hammadde olarak gönderdiğimiz bu kaynakları, kendi bölgemizde işleyip katma değeri yüksek ürünlere dönüştürememek, yıllardır süregelen bir eksikliğimiz.
Bugün OSB’de yükselen fabrikalar, belki de bu açığı kapatacak en önemli fırsattır. Mermeri, sadece blok olarak değil; işlenmiş, markalaşmış ve dünya pazarına sunulmuş ürünler haline getirecek sanayi tesislerinin kurulması; feldspatı sadece ham madde olarak değil, seramikten cama kadar farklı alanlarda kullanılabilecek yarı mamul ve mamul üretimine dönüştürmek, bu bölgenin en gerçekçi kalkınma stratejisidir.
Yatırımcının Önü Açılmalı, Kamu Görevi Tam Yerine Getirilmeli
Bugün OSB’de bazı firmalar inşaatlarına başlamışken, bazıları hâlâ proje onay süreçlerinde bekliyor. Kimileri de yatırım taahhütlerine uymadığı için ihtarname almış durumda. Bu tablo, bir yandan ciddiyetin göstergesi iken, diğer yandan yatırımcının işini kolaylaştıracak yapıların da oluşturulması gerektiğini gösteriyor.
OSB’nin IPARD desteklerine dahil edilememesi de başka bir eksiklik. Kırsal kalkınma alanı içinde değerlendirilmeyen Milas OSB’nin, bu desteklerden yoksun bırakılması adil değil. Sanayi üretimi, sadece büyük firmaların değil; küçük ve orta ölçekli yatırımcının da kalkınma umududur. Bu nedenle, Milas OSB’nin kırsal kalkınma desteklerine dahil edilmesi artık bir zarurettir.
Sonuç: Bugün Atılan Temeller, Yarınların Ekonomisini Belirleyecek
Milas OSB, bugünden yarına değil; dünden bugüne gelen bir emek, sabır ve irade ürünüdür. Şimdi bu süreci geleceğe taşıma zamanıdır.
Sanayi kenti Milas, sadece bir hayal değil; doğru adımlarla şekillenen bir gerçekliktir. OSB’yi sadece bir yatırım alanı değil, bu bölgenin ekonomik bağımsızlığı ve refah geleceği olarak görmeli; ikinci OSB alanı için şimdiden kolları sıvamalıyız.
Unutmayalım: Geleceği öngörenler değil, geleceği planlayanlar kazanır.
