Karikatür, bir çizgi sanatı olmanın ötesinde aslında bir bakış açısı…
Kimi zaman bir tebessümle düşündüren, kimi zaman da tek bir çizgide tarihin, siyasetin ve insan ruhunun en derin meselelerini yakalayan bir dil. İşte o dili kırk yılı aşkın süredir elinde kalemiyle hayatın içinden, güncelin göbeğinden, zamanın nabzından yakalayan isimlerden biri de Mustafa Saryal.
1958 Ankara doğumlu olan Saryal, çizginin büyüsüne daha çocukluk yıllarında kapılmış. Tıp Fakültesi öğrencisiyken bile kalemi elinden bırakmamış, 1978’de Ankaralı çizerlerin düzenlediği 1 Mayıs sergisinde eserleriyle yer almış. O günden bugüne geçen uzun yıllar boyunca kimi zaman karma sergilerde, kimi zaman yarışmalarda, kimi zaman da dergilerin sayfalarında çizgileriyle iz bıraktı.
1980’de Ankara Sanatseverler Derneği’nde açtığı ilk kişisel sergisiyle sanat yolculuğunda kararlı adımlar atan Saryal, bugün hâlâ aynı heyecanla çizmeye devam ediyor.
Onun için karikatür sadece sanat değil; bir duruş, bir söz, bir itiraz, bir hafıza. Nezih Danyal ve çevresinden aldığı ilhamla, 78 kuşağının fırtınalı atmosferinde şekillenen bu yolculuk, yıllar içinde “çizgiyle düşünmenin” hayatın her alanına nasıl dokunduğunu da gösteriyor. Kendisi, karikatürün mizah aracılığıyla insanı hem güldüren hem de sorgulatan gücüne inanan, bu inançla da her çizgisine hayatın içinden izler bırakan bir sanatçı.
Mustafa Saryal, ne kurgusal bir hikâye ne de yapay bir kurmaca sunuyor; yalnızca yaşadığı, gördüğü, biriktirdiği hayatın izlerini paylaşıyor. Sıcacık bir samimiyetle, içtenlikle, bütün yalınlığıyla…
Biz de Mustafa Saryal’ın uzun soluklu sanat yolculuğunu kendisinden dinledik.
SİZİ KISACA TANIYABILIR MİYİZ?
1958 Ankara doğumluyum. Kendimi bildim bileli, çizmek en büyük tutkumdu. Fakültede öğrenciyken 1978 yılında Ankaralı çizerlerce düzenlenen 1 Mayıs sergisine katıldım. Mayıs 1980’de Ankara Sanatseverler Derneğinde bir kişisel sergi gerçekleştirdim.
Nezih Danyal Karikatür Vakfı ve Türkiye Barolar Birliği işbirliğiyle gerçekleştirilen İnsan Hakları Sergilerinde yer aldım. Çizimlerimi Hiç (2018) ve Yaşanmışlıklar (2025) adlı iki albümde topladım. Albümler dolayısı ile sevgili Emre Yılmaz’ın önerisiyle Ocak 2019 ve yine Ocak 2025’te Karikatür Atölyesinde iki sergi gerçekleştirdim. Karikatür Derneği üyesiyim. Çizmeye ve düşünmeye devam ediyorum.
SANATLA İLK BAĞINIZ NE ZAMAN VE NASIL KURULDU?
– 12 Eylül öncesi çocuğuyum, 78 kuşağıyım yani.
Uğur Mumcu, Nazım, Orhan Veli , Neyzen Tevfik, Yaşar Kemal, Victor Hugo (Les Miserables ) okudum. Genco Erkal’ın hiçbir performansını kaçırmadım. Kirk Douglas’tan Spartacus’ü , Jon Finch’ ten Macbeth ‘i izledim. Ali Ulvi, Turhan Selçuk, Tan Oral, Nehar Tüblek gibi büyük ustalardan da Cumhuriyetin ve Türkiye’nin hikayesini!
BU ALANDA ÜRETMEYE SİZİ İTEN ŞEY NEYDİ? BİR KIRILMA ANI VEYA İLHAM KAYNAĞI VAR MIYDI?
-Ruhunuzda bu fırtınalar koparken sevgili arkadaşım Mehmet Altuğ Ankara Sanatseverler Derneğine götürdü. Nezih Danyal hocamızın çevresinde Kamil Masaracı, Sait Munzur, Ümit Öğmel, Ferit Avcı ile tanıştım. O fırtınalı günlerde Nezih Danyal hepimize kol kanat germiş, enerjimizi sanata yönlendirmişti.
TURHAN SELÇUK KARİKATÜR YARIŞMASI HAKKINDA DÜŞÜNCELERİNİZ NELERDİR?
– Turhan Selçuk karikatür yarışması grafik mizahın en yeni ve farklı ürünlerini izlemek ve karikatür kültürünün sürekliliği açısından çok önemli. Karikatürün basından dışlanmaya çalışıldığı günümüzde çok daha değerli oluyor.
BUGÜN SANATLA UĞRAŞMAK SİZCE NASIL BİR DENEYİM? İMKÂNLAR, İLGİ VE ÇEVRE AÇISINDAN DEĞERLENDİRİR MİSİNİZ?
-Sanat bir toplumun vicdanıdır. İnsanın hikayesini anlatır. Karikatür de bunun içindedir. Karikatürün en doğrudan tanımı humour graphique / grafik mizahtır. Dolayısı ile ”Çizginin tamamlayıcısı yine çizgi olmalıdır”.
Sanatla mı uğraşmak istiyorsunuz? Bir kalem ve bir beyaz kağıt, tamamdır. Sanatla uğraşmak bir çılgınlık! belki de.
Ancak sanat tutku ister, bir gönüllülük işidir. İçin için yanan ruhunuzu, kağıda dökersiniz. Milyon yıllar önce atalarımız, yaşadıklarını mağara duvarlarına resmedebilmişken, bu gün hiçbir bahanemiz olamaz.
Engeller ve yasaklar aşılmak içindir. İmkanları da koşulları da sanatçı yaratır!
Sanat /mizah , hayata karşı bir duruştur. Finans Kapitalin günümüzde insanlara dayatmaya çalıştığı ”yeni karanlık ortaçağa (post modern ortaçağ) ” -HAYIR diyebilmektir sanat. Bu kaosta insan kalabilmenin yegane yoludur. ”Pireli şarkı” da Orhan Veli / Timur Selçuk un dediği gibi; ‘’Karışık bir iş vesselam Deli dolu çizer kalem Çizdiği de ne, Bir sürü ipe sapa gelmez kelam”
-Mizahın gücü ve rahatsız ediciliği, bu öngörülemez (unpredictable) olmasından ileri geliyor ne yazık ki!