Müfit Demirkol
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. TOPRAK REFORMU

TOPRAK REFORMU

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

2. Bölüm

Türkiye’de toprak reformu adına atılmış ilk adım 1945 tarihli Çiftçiyi Topraklandırma Kanunudur. Kanun, topraksızları ve toprağı yetmeyenleri topraklandırma, verilen topraklar üzerinde işletmeler kurulması ve çiftçinin kredi ile teçhizi gibi toprak reformunun ana prensiplerinden bazılarını ihtiva ediyordu; ancak kapsamlı bir toprak reformu mahiyetinde değildi. Çiftçiye Toprak Dağıtılması ve Çiftçi Ocakları Kurulması Hakkındaki Kanun Tasarısı adıyla gündeme gelen tasarı daha kapsamlı olup düzenli aile işletmeleri kurulması ve idamesi gibi daha ileri hükümleri ihtiva etmekte idi.

Tasarı Mecliste çetin müzakerelere konu olduğundan bu son kısmı tasarıdan çıkarılmıştır. Bu eksikliklerine rağmen memleket tarımı için yine de faydalı hükümleri ihtiva eden Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu tatbik edilmeden seçim kaygıları ile 1950 seçimlerinden önce tadillere uğramış ve bu suretle esas gayesinden uzaklaşmıştır.

Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun amaçları arasında ‘‘yurt topraklarının sürekli işlenmesini sağlamak’’ bulunuyordu.  Bu hükmün konulmasının önemli bir nedeni de, elinde büyük toprak bulunan; ancak bunu işlemeyen ya da bir bölümünü işlemeyen sahiplerini üretime zorlamaktı. Makbul bir özrü olmaksızın üst üste üç yıl sürüm, ekim ve bakım görmeyen arazi işlenmiyor sayılırdı. Bu topraklar da topraksız köylüye dağıtılacaktı.

Yıllar süren savaşların ardından hem canlarını hem mallarını kaybetmiş yoksul toprak insanları yeni bir devletin kurulmasını heyecanla karşılayamamışlardı. Ülkeyi bir anda kalkındırmak ve ekonomik bakımdan güçlendirmek isteyen Kurucular da hem bu yoksul insanlara daha iyi bir yaşam sunabilmek adına onlara yardım etmek istemiş, onları rejime kazandırabilmek istemiş hem de büyük arazi sahiplerinin mülklerine el koymak istemeyerek ülkede refahı sağlamak istemişlerdi. Dolayısıyla ne tam olarak küçük köylünün elinden tutulabilmiş, ne de feodal düzen tümden yok edilebilmiştir.

Yine de 1950 sonrasının hızlı tarımsal gelişmesine 1923-1945 arası tarımsal gelişmelerin kaynaklık ettiği söylenebilir. Çünkü, dünya ekonomisinde görülen sıçrama niteliğindeki büyük değişimler daha önceki dönemlerin içsel gelişme sürecinin bir sonucu ise ve daha önceki içsel gelişim ve dinamikler küçümsenmezse, benzer durum 1950 öncesi ve sonrası Türkiye tarımı için de geçerlidir.

Günümüz Türkiye’sinde toprağı olmayan ya da az topraklı olan ve geçimini tarımla sağlamaya çalışan nüfusun fazlalığı toprak reformunun o günlerden bu yana etkin ve verimli olamamasının sonucudur. 1982 Anayasası’nın 44.maddesinde;

‘‘Devlet, topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır.’’ denilmesine rağmen Türkiye’de hâlâ toprak reformu ihtiyacı hissedilmektedir.

Hem toprak bayramı olan hem de az topraklı veya topraksız köylü nüfusu çok olan bir ülkede yaşamaktayız. Köylünün geçim derdi olmadan sandık başında oy kullanabilmesi demokrasinin gereğidir.

Bunun için başarılı bir toprak reformuna ihtiyaç vardır.

Toprak reformuna olan ihtiyacımızın ana sebeplerinden biri de, doğu ve güneydoğu bölgelerimizde senelerdir süre gelen “Ağalık” sistemini, aşiret konusu ele alınarak, halkımızın demokratik bir biçimde ve huzur içerisinde yaşamalarının sağlanmasıdır.

TOPRAK REFORMU
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.