2000’li yıllar ile dünyada hızlı bir değişim süreci yaşandı. Konfor alanları arttı, teknoloji hızla gelişim gösterdi ancak insan kalitesi ise tam tersi bir şekilde geriledi.
İnsan değerini; insanlık tarihi boyunca hiç olmadığı kadar kaybetti.
Dünyayı yöneten akıl bunu bilerek isteyerek göstere göstere yaptı.
İstedikleri ise yalnızlaştırılmış, suskun sadece söyleneni yapan, izin verilenden öteye geçemeyen, düşünemeyen nesiller oluşturmak, mutlu bir azınlık için milyonlarca kölelerden oluşan koloniler oluşturmak.
Aslında bu projenin önemli bir kısmı da hayata geçmiş ve başarılı olmuş durumda.
Önümüzdeki 15-20 yılda tamamen sonlandırıp istediklerini almak istiyorlar.
Ukrayna savaşı da Filistin soykırımı da, doğu Türkistan meselesi de, hatta Trump suikasti ve Biden’in çekilmesi de bu planın parçası daha bir çok şey gibi…
Peki bunu nasıl başarıyorlar? Öyle ya dünya nasıl oluyor da küçük bir azınlığın elinde oyuncak oluyor?
Bunun en temel sebebi algıları iyi yönetiyorlar, gerek diziler, filmlerle gerekse iyi planlanmış hipnoz çalışmaları ile toplumları uyuşturuyorlar. Buna birde paranın gücünü kullanarak toplumu yoksul bırakınca üstüne eğitim kalitesini düşürerek cahil bırakınca daha elverişli bir ortamda hazırlamış oluyorlar.
Günün sonunda aç, cahil ve uyuşturulmuş beyinleri istedikleri gibi yönetiyorlar. İtiraz edenlerinde kalabalıkta sesleri duyulmuyor.
Önümüzdeki 15-20 yılda bu uyuşturulmayı tamamlayıp herkesi istedikleri gibi yönetemezler ise bu süre içinde çok büyük sosyal patlama ve vahim tarihsel süreçler yaşanabilir.
Ancak görünen o ki kıyamet kopmaz ise çokta kısa bir süre sonra bir çağ daha sona erecek yeni bir çağ başlayacak gibi duruyor.
Tarihten gelen sorumluluklarımız, Müslüman oluşumuzun gereği olarak bütün bu yaşananlara kayıtsız kalamayız.
Eğer kayıtsız kalırsak hem kendimize, tarihimize ve İslam’a ihanet içinde oluruz, hem de insanlığa ihanet etmiş oluruz.
O sebeple bedeli ne olursa olsun bu mutlu azınlığa haddini bildiren birey ve topluluklar olmak zorundayız.
Bu çocuklarımıza karşıda bir sorumluluğumuz onlara da daha yaşanabilir bir dünya bırakmak zorundayız. Altlarına araba verip bir ev bir zeytin tarlası bırakmakla ebeveyn olunmuyor…!!
Daha yaşanabilir bir dünya için el ele gönülden gönüle köprüler kurmak ve o köprülerde hep birlikte buluşmak ümidiyle.