Gelir Vergisi Kanunu’muzun en etkin vergi güvenlik müesseselerinden olan Servet Beyanı esası 1984 yılında yapılan düzenleme ile mevzuattan kaldırılmış idi.
Başımızda bulunan iktidar partisi başta olmak üzere tüm siyasilerimizin, hangi parti mensubu olduklarına bakılmaksızın, milletimize karşı olan bağlılıklarını ve saygılarını gösterebilmek açısından servetlerini halkımıza açıklamak zorundadırlar.
Gerçek ve tüzel kişilerin özellikle Türk milleti tarafından seçilmiş bulunan milletvekillerinin, sahip oldukları servetleri ile menkul ve gayrimenkul malları, para ve alacaklarının bildirilmesi, içerisinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntı ve zorluklar dolayısı ile, seçilmiş oldukları Türk milletine karşı namus ve şeref borçlarıdır.
Çeşitli bahaneler yaratarak bu beyanlarını yerine getirmeyenler, bu ülkenin vatandaşları tarafından seçildiklerini hatırlayarak, derhal görevlerinden, siyasi kimliklerinden ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından ayrılmak zorundadırlar.
Türkiye büyük millet meclisinde, milletimizin vekili olarak seçilenlerin, mazbatalarını aldıklarında, meclis kürsüsünden milletine karşı yemin ederler. Ettikleri bu yemin aynen şu şekildedir.
“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadak attan ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
Bu ettikleri yemin de servetlerini, milletimize açıklamayanlar;
* Hukukun üstünlüğüne,
* Demokratik ve laik Türk Cumhuriyetine,
* Atatürk ilke ve inkılaplarına,
Uymamış olmaktadırlar. Türk milleti karşısında namus ve şerefleri üzerlerine etmiş oldukları yeminlerinin hiçbir değerinin kalmadığını kabul etmiş olmaktadırlar. Bütün bunların yanı sıra anayasamızın milletvekili olabilme şartlarında da söz edildiği gibi;
“Basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biriyle mahkûm olanlar,”
Milletvekilliği yapamazlar. Böylece gerek meclis yeminine gerekse anayasamızın, milletvekili olabilme şartlarına uyulmayacağı aşikardır.
Milletvekillerinin maaşlarından gelir vergisi usulüne göre tahsil edilmektedir. Milletvekilliği maaşlarından başka olan gelirlerinin de kanunen kesildiğini gösteren belgelerle birlikte, tüm birikimleri ile ortaklıklarının, kendi ve yakınlarının servetlerini gerçek olarak belirtmek, her siyasetçinin Türk milletine karşı asli görevidir.
Bu görevlerini yerine getirmeyen siyasetçiler, vatan hainleridir.