Bir zamanlar dere kenarında külle yıkanan çamaşırlar varken bir dönem merdaneli çamaşır makinaları ile tanıştık, çok geçmedi otomatik ve ardından çok programlı makinalar geldi. Hayatın her alanında son 30-35 yılda öyle gelişmeler oldu ki ne hızına yetişebildik nede tadını çıkarabildik. Zira eve hiç girmeden evdeki aletleri çalıştırabilecek, ışıkları açıp kapatabilecek, evde otururken arabanızı çalıştırabildiğiniz onlarca kolaylık girdi hayatımıza gelişen teknoloji ile…
Ancak en son Lübnan’da gördük ki birilerinin de kolayca bu teknolojiler üzerinden sadece bir yazılımla tek kurşun sıkmadan binlerce insanı yaralayıp hatta ölüme götürebiliyor.
Evet hayat kalitemizi oldukça fazla artırsa da teknolojinin en büyük zararı insan kalitesini düşürmesi ve faydasından fazla zararı da bünyesinde gizlemesidir. Her şeyin kolayına kaçan insanlık kalite olarak da değer yitirmektedir.
Teknoloji elbette gerekli ve elzemdir. Ancak teknolojiye bağımlılık sonuçları itibari ile insanlık için pimi çekilmiş el bombası gibidir.
İşte hem dünyamızda hem çevremizde yaşananlardan bunu rahatlıkla görebilirsiniz. Dünya katliamlarla, savaşlarla zulüm ve kötülüklerle dolup taşmış durumda en basit örneği akşam haberlere bakıyorsunuz ya savaş, kavga ya da intihar, çeşitli suç haberleri kayda değer bugün böyle güzel bir gelişme oldu diyeceğiniz bir haber ya da bilgi yok.
İnsanoğlunun doyumsuzluğu aç gözlülüğü teknoloji alanında da sorgulama ihtiyacını her alanda olduğu gibi ortadan kaldırıyor.
Oysa ki öncelikle bu benim ihtiyacım mı gerçekten bunu sorgulaması ardından ise bunun bana ne faydası ya da zararı var diye düşünmesi lazım.
Eğer bir teknolojiyi siz geliştirmiyor birilerinden alıyorsanız. Onlar o teknolojinin ömrünü ve sizin kullanım alanınızı belirler, hatta daha ilerisi İsrail’in yaptığı gibi bir anda bütün cihazlarının patlatıp size zarar verebilir mesela bizden örnek verelim bir gece bütün İphone cihazları kulağınızın dibinde infilak edebilir bir yazılım ile.
Tamda bu sebeple kendi teknolojinizi üretip yol almalı sizin olmayan teknolojiye ise ihtiyaç dışında meyil etmemelisiniz.
Bakın Japonya, Çin gibi devletleri güçlü kılan en önemli unsurlardan biride onların teknolojiyi satın almaları değil, bizzat geliştirmeleridir.
Hepimiz kendimizden başlayarak insan kalitesini artırmak üzerine kafa yormalıyız ve bir şey alırken gerçekten ihtiyaç ya da mecburiyet mi diye düşünmeliyiz. 80’lerde kimsede cep telefonu yoktu böyle bir ihtiyaçta yoktu, bugün neredeyse yeni doğan bebeğe telefon alınıyor ihtiyaç adı altında.
Aklıma gelmişken bir tavsiyede benden olsun özellikle ısınınca patlama riski olan telefon tablet gibi aletleri özellikle yattığınız odada asla bulundurmayın zira kıyamadığınız eşiniz, evladınız sırf gereksiz bir teknoloji merakı yüzünden hayatını bile kaybedebilir.
Örnekler artırabilir ama önemli olan bizim bu örneklerden dersler almamız acı tecrübeler yaşamak istemiyor isek…
Daha yaşanabilir bir dünya için hep birlikte el el ele gönül köprülerinde buluşmak ümidiyle…