İstanbul EscortŞişli EscortMecidiyeköy EscortTaksim EscortBeşiktaş EscortAtaköy EscortBakırköy EscortHalkalı EscortBahçeşehir EscortŞirinevler EscortAvcılar EscortBeylikdüzü EscortAvrupa Yakası EscortAnadolu Yakası EscortAtaşehir EscortKadıköy EscortÜmraniye EscortMaltepe EscortKartal EscortPendik EscortMersin EscortAntalya Escortİzmir EscortBursa EscortAnkara EscortKayseri EscortKonya Escortİzmit EscortKocaeli EscortBodrum EscortSamsun Escort
reklam
reklam
DOLAR35,4363% -0.1
EURO36,6563% 0.21
STERLIN43,3831% -0.16
FRANG38,9111% 0.1
ALTIN3.094,29% 0,64
BITCOIN100.571,390.411
reklam

TÜRK YAPI SANATI

Yayınlanma Tarihi : Google News
TÜRK YAPI SANATI
reklam

Türk medeniyetinin bin yıldır yaşandığı ve yaşatıldığı bilinmektedir. 1048 Pasinler Savaşı ve 1071 Malazgirt Savaşı ile Türklerin Anadolu’ya girdiği görüşünün aksine daha önceki süreçte de Türklerin Anadolu’da yaşadığı tahmin ediliyor.

Türkler, savaşçı oldukları için, sanat dalları da savaşla ilgili olmuştur. Türklerin İslamiyet’i kabul etmelerinden sonra mimari ve yapısal Türk sanatları ortaya çıkmıştır. Özellikle dini yapılarda, örneğin camii ve medreselerde Türk sanatı görülmektedir.

Türk-Emevî savaşları, Emevîler 750 yılında yıkılıncaya kadar devam eder. İslam devletinin yönetimini Abbasi Hanedanlığı ele geçirince, Türk-Arap ilişkilerinde yeni bir sayfa açılır. 751 yılında Araplar ile Çinliler arasında yaşanan Talas Muharebesi’nde Karluk Türkleri Abbasilerin yanında yer alarak Abbasilerin zaferini sağlamışlardır. Bu savaşla, Karluk Türkleri İslamiyet’i daha yakından tanıma fırsatı bulmuş, az da olsa bir kısmı İslamiyet’i kabul etmiştir.

Türklerin ilk kez topluluklar halinde İslam’a geçişleri Araplarla karşılaştıktan yaklaşık 300 yıl sonrasına denk gelmektedir. Burada da tüm Türklerin değil farklı boyların çok farklı zamanlarda yüzyıllara yayılmış bir süreçte İslam’ı kabul ettiği görülür.

Türkiye Türklerinin ataları Oğuz Türkleri 10. yüzyılın ilk çeyreğinde kitlesel olarak İslamiyet’i kabul etmeye başladılar. Oğuz Türkleri İslam’ı Sünni İranlılar aracılığıyla öğrendi.

İslam’ı kabul eden ilk Türk devleti olarak, Hazarlar gösterilir. Türkler ile Müslüman Araplar tarihte ilk kez ittifak oluşturdular. 751 yılında Talas Irmağı kenarında gerçekleşen savaşta Arap ve Türk orduları Çinlileri ağır bir yenilgiye uğrattılar. Talas Muharebesi, Türk-Müslüman ilişkilerinde ve Türklerin Müslümanlaşmasında bir dönüm noktası olmuştur.

Türklerin kitleler hâlinde Müslüman olmaları özellikle 10. yüzyılda hız kazandı. Karluk’tan sonra, Yağma, Çiğil ve Tuhsi boyları, ardından Oğuzlar arasında İslâmiyet yayıldı. Karluk, Yağma, Çiğil ve Tuhsi Türkleri, ilk Müslüman Türk devletlerinden olan Karahanlı Devleti’ni (840), Oğuzlar ise Büyük Selçuklu Devleti’ni (1037) kurdular.

Bütün bunlar göstermektedir ki, Türklerin yapısal sanat eserleri, İslamiyet’i kabul etmelerinden sonra başlamıştır. Bu eserler ise, kervansaraylardan başlayarak, ibadehaneler, mescitler ve camiiler olmuştur.

Görkemli minareleriyle Ayasofya, ihtişamlı tasarımıyla Topkapı Sarayı, sıcak dokusuyla Kapalı Çarşı, gizemli havasıyla Sümela Manastırı, mavi çinileriyle Sultanahmet Camii veya büyüleyici atmosferiyle Pera Palas… Bunlar, hiç şüphesiz dünyada “Türkiye” denince akla gelen ilk mimari eserler arasındadır.

Marmara Denizi’nin mavi sularına bakan bir tepede yükselen Topkapı Sarayı’nın hikayesi, İstanbul’un fethiyle birlikte başlıyor. Her köşesi efsanelerle dolu olan Topkapı Sarayı’nı ziyaret etmek zamanda yolculuğa çıkmak gibi. Fatih Sultan Mehmet döneminde temelleri atılan saray, dönemin en ünlü mimarları Alaüddin, Davud Ağa, Sarkis Balyan ve Acem Ali tarafından tasarlanmış. Saray dört avlu ve harem dairesinden oluşuyor.

Kapalı Çarşı, Türkiye’de geçen yabancı pek çok film ve dizide görkemli çatısıyla kendisini göstermiş bir yapı. 15’inci yüzyılda dönemin padişahı Fatih Sultan Mehmet tarafından inşa ettirilen bu çarşı, zamanla büyüyerek günümüzdeki halini almış. Türkiye’yi temsil eden sembollerden biri olan Kapalıçarşı, haliyle turistlerin en uğrak mekanları arasında. Aynı zamanda ülke ekonomisinin kalbi de burada atıyor desek yeridir. Kapalıçarşı, günümüzün modern dünyasını tarihi dokuyla harmanlayarak nostaljik bir alışveriş keyfi sunuyor.

Pera Palas’ın hikayesi Şark Ekspresi’ne dayanıyor. İstanbul’da bu trenin asil konuklarını karşılayacak bir otelin olmayışı Pera Palas’ın temellerinin atılmasını sağlamış. İstanbul’u ziyarete gelen Avrupalı aristokratların ve ünlü yazarların konaklayabileceği lüks bir otel olarak hizmete açılan Pera Palas, unutulmaz misafirleri ve tarihi dokusuyla günümüzde dahi Türkiye’nin en önemli mimari eserleri ve otelleri arasında.

Çırağan Sarayı; Boğaziçi’nin masmavi kıyılarında zarafetiyle yıllara meydan okuyan dünyaca ünlü Türk mimari eserlerinden Çırağan Sarayı, ziyaretçilerine masalsı bir atmosfer sunuyor. 19’uncu yüzyılda Sultan Abdülmecid tarafından inşa ettirilen Çırağan Sarayı hem Osmanlı’nın hem de batının izlerini taşıyan nadir mimari eserlerden biri. Lale Devri’nin simgesi olan Çırağan Sarayı, 1910 yılında çıkan yangınla neredeyse kül olmuş. II. Abdülhamid’in özel koleksiyonu ve V. Murad’ın kütüphanesi bu yangında yok olsa da saray yeniden onarılmış. Çırağan Sarayı, günümüzde beş yıldızlı lüks bir otel olarak hizmet veriyor.

Cumhuriyet devrinde, Türkiye’de mimarlık incelenirken dikkate alınması gereken en önemli hususlardan biri de bu süreç ile paralel gelişen ve tüm kentlerin görünür kimliğini etkileyen başka bir yapı pratiğinin, yani gecekondulaşma ve çarpık kentleşmenin şehirlere hâkim olmasıdır.

Yeni kurulan bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinin Ankara olması nedeniyle bu şehirde yeni idari binaların inşa edilmesi ihtiyacı doğdu.

1954 ile 1960 yılları arasında inşa edilen Çanakkale Şehitleri Anıtı ile , Emin Halid Onat ve Ahmet Orhan Arda tarafından tasarlanmış olan 1944 ile 1953 yılları arasında inşa edilen Mustafa Kemal Atatürk’ün kabrinin yer aldığı Anıtkabir, Cumhuriyet Türkiye’sinde yapılmış olan eserlerimizdir.

Yurdumuz, mimarlık sanatında yapısal bir dönemdedir. Dünya da beton ve beton malzemelerini kullanmakta olan 78,9 milyon tonluk üretim ile yurdumuz 5. sırada yer almaktadır. Türkiye de deprem riskinin çok olduğundan dolayı, Japonya’da olduğu gibi çelik karkas inşaatlara yönelmelidir.

Bugüne kadar yapılmış olan mimari eserlerimizin inşasında, devlet tarafından gerekli görülen imar izinleri ve kaidelerine dikkat edilmemiştir. Bu yüzden de yurdumuzda yaşanmış olan yer sarsıntılarında can kaybı yaşanmış ve yaşanmaya da devam edilmektedir.

Tek çözüm çelik karkas yapıların inşasına dönülerek, sıkı bir denetimle kontrol edilmesidir.

reklam

YORUM YAP