Son günlerde her konuda olduğu gibi bu meselede de yazılı ve görsel medyamız olayları kendi pencerelerinden öyle bir abartıyorlar ki akıllara zarar bunların detayına çok girmeye gerek yok malum ortalama zeka sahibi herkes bunları bilir tekrara ihtiyaç yok.
Ancak işin aslı nedir diye biz biraz irdeleyelim.
Öncelik ne oluyor diye baktığımızda İsrail artık aynanda birkaç cephede bir mücadele içine girmiş durumda, diğer tarafta Hizbullah intikam yeminleri ile direnişte ayrıca İran İsrail’e füze saldırıları yapıyor birde bunların hamileri Avrupa ve ABD bunun yanı sıra işin Türkiye boyutu da var.
Türkiye boyutuna en son gireceğim önce kafamızdaki diğer parçaları oturalım.
Ortadoğu’da İsrail’in bu azgın tavrı aslında yeni değil fakat bugünlerde dönem dönem olduğu gibi coştular. Tamda bu noktada bilinmesi gereken birkaç husus var bunlardan bir tanesi İsrail bir devlet değildir, Amerika’nın bir kolonisidir. Yani ABD istemeden bırakın bir uçak kaldırmayı ya da bir yeri bombalamayı bir ülkeyle diplomatik ilişki dahi kuramazlar. Zira Amerika’yı yöneten üst akıl Siyonizm’in ta kendisidir. Yani bugün Kudüs’e, Batı Şeria, Beyrut’a, Şam’a ve daha birçok yere İsrail tarafından yapılan bu saldırıları aslında Amerika yapmakta burada İsrail sadece taşeron görevi görmektedir.
Başka bilinmesi gereken bir unsurda sanıldığı gibi öyle dünyada şeriata göre yönetilen bir İslam devleti de yoktur. Bugün İran Devleti İranlılar tarafından değil, bizzat Amerikan uşakları tarafından yönetilmektedir.
Dolayısı ile İran ile İsrail hiçbir zaman birbirlerine zarar vermezler 500 füze atıp bir tane adam öldürmemiş olmak askeri beceriksizlikle anlatılamaz bilerek isteyerek planlamış bir durum sadece bir yerlere mesaj vermek için yapılıyor bazen iç odaklara bazen dış odaklara.
Eğer gerçekten 2000 yıllık Pers İmparatorluğu’nun devamı olan İran İsrail’e savaş açacak olursa İsrail’i Amerika’ya rağmen 3 saatte hareketsiz bırakıp 3 ayda haritadan siler ya da sanıldığı gibi İsrail’in etrafı İslam devletleri ile çevrili olsaydı İsrail’in bir günlük ömrü olmazdı. Belli ki Avrupalı dostları ile Amerika’nın kafasında bir plan var ve o plan çerçevesinde Ortadoğu’da içinde acı, gözyaşı, kan, entrika dolu traji-komik diyebileceğimiz bir senaryo var.
Buradaki kritik soru şu
Amerika’nın kafasında ne var bir sonraki aşama ne? Ya da şu an bütün bu yaptıkları ile ne planlıyor bu sorulara müspet cevaplar arayabiliriz değerli okurlar ancak ezberci olmayalım.
Bazılarının dediği ya da zannettiği gibi Ortadoğu’da askeri bir hedef yok aslında belki siyasi belki kültürel veya sosyal ama kesinlikle askeri olmayan bir amaçla oynatılıyor bu senaryo.
Hani bazıları diyor ya hedef Türkiye açıkçası bunu söyleyenler hain ya da cahil değil ise ya sussunlar ya da konuşmadan önce düşünsünler.
Zira İsrail; değil Filistin, İran ve Suriye’yi komple topraklarına katmış olsa Türkiye’nin bir karış toprağını işgal edemez.
Ama bu söylediğim yanlış anlaşılmasın askeri güç kullanarak işgal edemez. Zira siz namluyu görünce sığınağa koşan ABD askerleri ya da Netanyahu gibi kuklaların, tankın önüne yatıp “Hayırdır kardeş” diyen bir toplumla mücadele edebileceğine inanabiliyor musunuz?
O yüzden bu yol akıllarına bile gelmez dedik ya hedef Türkiye filan değil, bu bizimkilerin iç politika malzemesi.
Orda asıl hedefe odaklanmak lazım.
Ayrıca zaten işgal altındayız yıllık 500 milyar dolar ortalama dış borç faizi ödeyen bir devletin ekonomik bağımsızlığı olabilir mi?
Ya da tarım politikaları yüzünden çiftçisini tarımdan uzaklaştırıp Siyonist İsrail’den tohum ithal eden bir devlet bağımsız kalabilir mi?
Ya da bağımsız bir devletin dış politikası kısa aralıklarla 180 derece değişir mi?
Tabi bu sorular çoğaltılabilir ancak burada vurgulamak istediğim nokta şu İsrail’de bir Amerikan bayrağına ihtiyaç yoktur. Zaten Amerikan kolonisidir. Bizde ise bir düşünelim etrafta bütün neredeyse işletme isimleri İngilizce, tatil yörelerinde fiyatlar bile Euro, Dolar…
Adam istediği gibi genetiği ile oynadığı domatesin tohumu ile senin genetiği de değiştirebiliyor, onların istemediği bir şey yapmaya kalktığında seni cezalandırıyor ve günün sonunda adamın dediğine geliyorsan o zaman buraya bayrak dikmesine gerek var mı?
Adam bir yazılımla elektronik bir aleti bombaya çeviriyor. Sen o adamın ürettiği telefonu almak için geceden kuyruğa giriyorsun. Yani adamlar aslında seni çoktan ele geçirmiş kukla etmiş sen özgür irademle param var alıyorum sanıyorsun, senin özgürlüğün filan yok sadece kibrine esir edilmişsin. Eğer bugün Türkiye askeri hedef olsaydı adamların tek mermi sıkmasına gerek yoktu. Cebinizdeki o gururla taşıdığınız egonuz, kibriniz ve
Iphonenuzla beraber ya da bindiğiniz o elektrikli navigasyonlu arabalarınızla beraber tek bir yazılım ile havaya uçururlardı.
Uzun lafın kısası zaten sosyal, kültürel, siyasi, teknolojik bir kuşatma altındayız. Bunu kabul edip silkelenmeli kendimize gelmeli ve kendimizden başlayarak sorgulamalıyız.
Yeter mi? Yetmez peki sonra bir olup iri olup diri olup birbirimize sarılmalı günlük çekişmelerden kopmalı yeniden bir kurtuluş mücadelesi vermeliyiz. Aksi halde çocuklarımıza anlattığımız masallara onlarda inanmıyorlar. Ve biz insanlıktan, analıktan, babalıktan uzaklaşıp şeytanın ve kötülüğün kölesi oluyoruz cehaletimiz ışığında…!!!
Daha güzel bir sabaha merhaba diyebiliriz sanki…