KRİZİ BU KEZ KİRACI FIRSATA ÇEVİRDİ
Milas’ta restore edilerek yeniden işlev kazandırılan tarihi bir iş yerinde yaşanan tahliye krizi, yargı sürecinin uzamasıyla mülk sahibini mağdur etti. Kiracı, daha önce imzalanan tahliye taahhütnamesine rağmen iş yerini boşaltmamakta direniyor. Hukuki süreç ise Milas’taki adli yapı eksiklikleri nedeniyle adeta bir çıkmaza dönüştü.
Mülk sahibi, iş yerinin kira süresi sonunda boşaltılması gerektiğini, buna ilişkin karşılıklı olarak imzalanmış tahliye taahhütnamesinin bulunduğunu söyledi. O dönemde kiracıya destek olmak amacıyla düşük tutulan kira bedelinin, şimdi kötüye kullanıldığını ifade eden mülk sahibi, “Kiracı kendi belirlediği kira tutarını hesaplarımıza yatırarak hem hukuki süreci uzatıyor hem de mağduriyetimizi artırıyor,” dedi.
İmza Onaylandı Ama Tahliye Gerçekleşmedi
Kiracı, tahliye taahhütnamesindeki imzanın kendisine ait olmadığını öne sürerek süreci istinafa taşıdı. Ancak bilirkişi tarafından yapılan inceleme sonucu imzanın kiracıya ait olduğu tespit edildi. Buna rağmen, yaklaşık 20 aydır iş yerinin tahliyesi sağlanamadı. Bu durum, sadece mülk sahibinin maddi kaybına değil, projelerinin ve yatırımlarının da gecikmesine neden oldu.
Mülk sahibi, “Kiracı yasal boşlukları ve yavaş işleyen yargı sürecini fırsata çevirerek iş yerimizi adeta gasp etmiş durumda. Bu sadece bizim sorunumuz değil, Milas’ta benzer durumda olan çok sayıda mağdur var,” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
Yargının İşleyişi de Tartışılıyor
Bu olay, Milas’taki adalet altyapısının yetersizliğini bir kez daha gündeme taşıdı. 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 3 Mayıs 2024 tarihinde açılmasına karar verilmesine rağmen, fiziki altyapı eksikliği nedeniyle mahkeme henüz aktif çalışamıyor. Adliye binasının kapasitesinin gelişen ve büyüyen Milas’a cevap verememesi, benzer davaların da yavaş ilerlemesine neden oluyor.
Vatandaşlar, mahkeme yoğunluğundan kaynaklanan gecikmelerin, özellikle kira uyuşmazlıkları ve tahliye davalarında büyük mağduriyetler yarattığını belirtiyor. Milas’a acilen yeni bir adliye binası kazandırılması ya da mevcut yapının genişletilerek faal mahkeme sayısının artırılması isteniyor.
Avukatlardan ‘Kötü Niyet’ Vurgusu
Mülk sahibinin avukatları ise, davalı tarafın yargı sistemini yanıltmaya çalıştığını ve kötü niyetli bir şekilde süreci uzattığını savunarak, “Yargıya saygımız sonsuz ancak bu tür boşlukların kötüye kullanılması sadece davacıları değil, tüm adalet sistemini zedeliyor,” dedi.
Tüm gözler şimdi istinaf mahkemesinden çıkacak karara çevrilmiş durumda. Ancak Milas’ta yaşanan bu olay, restorasyonla kazanılan tarihi yapıların yeniden yaşama kazandırılması sürecinde karşılaşılan en büyük sorunun, hukuki belirsizlikler ve altyapı eksikliği olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.
