Müfit Demirkol
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. SU DERDİMİZ…

SU DERDİMİZ…

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

(Bölüm 1)

İklim değişikliği, gelir eşitsizliği, su, çevre, gıda güvensizliği arasında birbirini besleyen çevrimsel bir ilişki vardır. Bu ilişki dünyanın birçok bölgesinde yaşanan sorunların krize dönüşmesinde belirleyici olmaktadır. Bu nedenle eşitsizlik temelli sorunlar sebepler yerine sonuçları düzeltme çabaları ile çözülememektedir. Çözümsüzlük ise yaşama hakkı dahil birçok insan hakkını ihlal etmektedir. Gelir adaletsizliği iklim eşitsizliğine çarpan etkisi yapmaktadır.

Gelir eşitsizliği, toplumdaki bireyler veya gruplar arasındaki gelir farklarını ifade eder. Örneğin, bir ülkede en zengin %10’luk kesim toplam gelirin %50’sine sahipken, en yoksul %10’luk kesim yalnızca %5’ine sahipse, burada ciddi bir gelir eşitsizliği olduğu kabul edilir. Gelir eşitsizliğinden farklı olarak gelir adaletsizliği gelir dağılımının hakkaniyetli olmamasını ifade eder. Eğer gelir eşitsizliği, fırsat ve olanak eşitliğinin olmaması, ayrımcılık veya haksız uygulamalar nedeniyle oluşuyorsa, bu gelir adaletsizliği olarak değerlendirilir. Kişilerin, toplumların ve ülkelerin uluslararası kabul görmüş hukuk normlarından ve haklarından uzak tutularak, sömürülerek, yönetimlerine müdahale edilerek gelişmelerinin engellenmesi gelir adaletsizliğini yaratmaktadır. Adalet, hak ve hakkaniyetin gözetildiği, herkesin hakkını aldığı bir düzeni ifade eder. Su, çevre, yaşama, barınma gibi haklar insan hakları olarak uluslararası kabul görmüştür. İklim değişikliğinin etkileri eşitsizlikler üzerinden bu hakların ihlal edilmesine neden olarak adil olmayan koşullar yaratmaktadır. İklim eşitsizliği, iklim değişikliğinin etkilerinin toplumun sosyo-ekonomik açıdan farklı kesimlerini eşit olmayan şekilde etkilemesi durumudur. Gelişmiş ülkeler tarih boyunca en fazla sera gazı salınımını yapmışken, gelişmekte olan ülkeler iklim değişikliğinin etkilerini (kuraklık, sel, doğal afetler) daha ağır şekilde yaşamaktadır.

İklim değişikliği, küresel bir sorun olsa da, etkileri sosyo-ekonomik durum, coğrafi konum, cinsiyet, yaş  gibi faktörlere bağlı olarak farklı grupları daha fazla zorlamaktadır. Ancak iklim eşitsizliğinin en önemli nedeni derin ekonomik farklılıklardır. Az gelişmiş ülkeler ve sosyo- ekonomik seviyesi düşük olan topluluklar, aşırı hava olaylarına karşı daha savunmasızdır. İklim değişikliği nedeniyle artan doğal afetler (sel, kuraklık, fırtına vb.), yeterli altyapıya sahip olmayan bölgelerde daha büyük yıkıma yol açmaktadır. Ayrıca kadınlar ve çocuklar, özellikle gelişmekte olan ülkelerde, iklim krizine karşı daha savunmasızdır. Su ve gıda gibi temel yaşamsal ürünlere erişimde yaşanan sıkıntılar, kadınları ve çocukları daha fazla etkileyebilmektedir. İklim değişikliğinden etkilenen bölgelerde yaşayan insanlar önce ülke içinde daha sonra genellikle ülke dışına daha güvenli bölgelere göç etmek zorunda kalmaktadır. Bu da sosyal eşitsizlikleri ve mülteci krizlerini artırma potansiyeli taşımaktadır. Aşırı sıcaklık dalgaları, hava kirliliği ve su kıtlığı gibi faktörler, özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olan bireyler için ciddi sağlık riskleri oluşturmaktadır. İklim değişikliği etkilerine karşı toplumun tüm kesimlerini koruyabilmek ve toplumu dirençli duruma getirebilmek için birbirleriyle ilişkili sosyal-ekonomik-ekolojik politikalara ve gelir dağılımında daha adil bir düzene ihtiyaç bulunmaktadır.

İklim eşitsizliği, sadece çevresel değil, aynı zamanda sosyal bir adalet meselesidir. Bu yüzden, iklim politikaları oluşturulurken sosyal politikalarla en savunmasız grupların da korunması önemlidir. Dünya genelinde ülke gelirinden sadece %10 oranında pay alan Yaklaşık %50’lik kesimin yaşadığı birçok ülkede iklim değişikliği etkisi önemli krizlere neden olmaktadır. İklim değişikliği etkisi altındaki birçok azgelişmiş ülkede gelir adaletsizliği çok büyüktür. Bu ülkelerde kırılgan yoksul olan büyük bir kesimi iklim değişikliği etkilerinden koruyacak sosyal politikalara olan ihtiyaç da büyüktür. Ancak bu politikalar uygulanamadığı için gelişmiş ülkelerin finansal ve teknik desteğine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu destek yeterince sağlanmamakta ve iklim adaleti gerçekleşmemektedir.

İklim adaleti, bu eşitsizlikleri gidermeye yönelik politikalar ve eylemlerle, iklim değişikliğine karşı daha hakkaniyetli bir mücadeleyi savunmaktadır. İklim eşitsizliği, genellikle ekonomik ve sosyal eşitsizliklerle birleşerek daha da derinleşirken, iklim adaleti bu dengesizliği ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. İklim adaletsizliği ise   çevre, su ve gıda güvencesizliği gibi çok temel sorunların artmasına neden olmaktadır.  21. yüzyılda iklim, su ve çevre adaleti servet eşitsizlikleri azaltılmadan ve gelir adaleti sağlanmadan gerçekleştirilemez. 21. yüzyılın zorluklarıyla baş edilmesi için gelirin tabana yayılması ve vergi adaleti gibi sosyal politikalar gerekli olacaktır. Eşitsizlik her zaman politik tercihlerin sonucu olup sosyal ve toplumsal politikaların toplumsal destekle uygulanması ile azaltılabilir.

SU DERDİMİZ…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Notice: ob_end_flush(): Failed to send buffer of zlib output compression (1) in /home/milasciz/public_html/wp-includes/functions.php on line 5471