Su kaynakları açısından, zengin sayılabilecek Muğla sınırları içerisinde bulunan Bafa Gölü ve Köyceğiz Gölü yanı sıra Çine Çayı, Eşen Çayı ve Dalaman Çayları bulunmaktadır.Buna rağmen,Batı Akdeniz Havzası’nın Muğla-Marmaris Alt Havzası sınırları içerisinde kalan Muğla kenti, yerüstü suları bakımından fakirdir. Yağış rejiminin düzensizliği ve geçirimli kalkerli arazi koşulları bunun ana etmenidir.
Su hayattır. Su, sadece içme, hijyen ve sanitasyon için değil, aynı zamanda tarım, sanayi ve enerji sektörlerinde kullanımı açısından da bugünün ve geleceğin kentleri için kritik öneme sahiptir.
Bu yüzden Muğla ilimizde, su sorunları dolayısı ile, yağmur sularından faydanılmak için yarım küre, şeklinde, kubbe biçiminde yapılar yapılmıştır. Bunlara da halk dilinde sarnıç denilmektedir. Tarihi sarnıçların yağmur suyu hasadı tekniği ve mimari özellikleri, Bodrum yarımadasındaki sarnıçlarından tipolojik özelliklere sahip örnekler üzerinden incelenmiştir. Böylece, eski su sarnıcı teknolojilerinin uyarlanabilirliği ve entegre su yönetimine katkısı konusunda, büyük atılımlar atılmıştır.
Genel olarak sarnıçlar 7-10 metre çapında daire şeklinde örülen bir duvar üzerine 1/3 ölçekli inşa edilen küre şeklindeki kubbeden oluşur. Kubbe, yerel taşların ters gerilim tekniğiyle örülerek, tam tepe noktasına oturtulan kilit taşı ile 500 yıldır ayakta kalacak sağlamlıkta inşa edilmiştir. İlk yapılan sarnıçların kubbelerinde sıvaya rastlanmamıştır.
Temel duvarı ile kubbenin birleştiği yerde kubbeyi çepeçevre dolanan bir oluk vardır. Kubbeden süzülen yağmur suları, bu olukta toplandıktan sonra oluğun belli yerlerinde açılan deliklerle, sarnıcın ana bölümünde toplanır. Ana bölüm yaklaşık 2-2.5 metre derinliktedir. Sarnıca dar bir kapıdan girilir. Bazı kapıların üzerinde kitabeler vardır. Kapı seviyesinden sarnıcın dibine doğru taş basamaklar yapılmıştır.
Su seviyesi azaldıkça suya ulaşmak isteyen bu merdivenler sayesinde zorlanmadan suya ulaşır. Kapının önünde hayvan sulamak isteyenler için yalak vardır.
Yapılan hesaplara göre bu sarnıçlar yaklaşık 75 m³ su depolama kapasitesine sahiptir. Örneğin Bodrum çevresine yağan yağmur miktarına göre bir kümbet bir mevsimde ancak 25 m³ yağmur suyu toplayabilir. Kalan 50 m³ su sarnıca, çevredeki su kanallarından gelir. Kümbetler, çevrenin eğimine göre, toprak üstü yağmur sularını toplayacak yerlere konuşlandırılmıştır. Su kanallarından gelen su, taşlarla süzüldükten sonra, toprak seviyesinde açılan oluktan sarnıca akar.
Ülkemizde sınırları içerisinde en çok su sarnıcı bulunan ilimiz Muğla’dır. Muğla’nın sahillerinden ormanlarına, şehir merkezlerinden en ücra köy ve kasabalarına hatta adalarına kadar hemen her yerde karşımıza çıkan su sarnıçları için Muğla’nın tarihinde çok önemli bir rol oynar.
Su ekosistem için hayattır. Güvenilir temiz su ve sanitasyona erişim en temel insan hakkıdır. İnsanın yaşamını sürdürme işleviyle birlikte su, zihinsel sağlık, ruhsal iyilik, duygusal denge ve mutluluğunun kaynağıdır
Suyun kullanılması, yıkıcı gücünün engellenmesi ya da depolanması amacıyla inşa edilen su yapıları ve bunların işlevi, anlamı ve su ile ilgili adet ve geleneklerle oluşan su medeniyeti, insan uygarlığının temeli hatta yönetimlerin erki ve meşruiyetinin belirleyicisi olmuştur. Bu nedenlerle su yüzyıllardır kutsanmış, kutsallaştırılmıştır.
Kendine has mimarisi ile öne çıkan ve bölgedeki yoğunluk oranı açısından da önem taşıyan Muğla ili, Bodrum ilçesi sarnıçlarının Kanuni Sultan Süleyman zamanın da yaptırıldıkları söylenmektedir.Buna rağmen bu tarihlerden çok daha önce yağmur sularının kullanıldığı su sarnıçları bölge halkı tarafından imal edilmiştir.Kubbe, taşın ters gerilim tekniğiyle örülmesiyle yapılmış ve tepesindeki kilit taşı ve harca katılan keçi kılı ile sağlamlığı sağlanmıştır. İlk dönem sarnıç kubbeleri sıvasız olup bazı örneklerde alaturka kiremit kaplıdır ve tepe noktasındaki çıkıntı (yerel dilde sibek) belirgindir. Ender olarak tabanı dikdörtgen, gövdesi prizma, üst örtüsü tonoz formlu tüneli andıran sarnıçlara da rastlanmaktadır.
Muğla ilimizin ve köylerinin asırlar evvelinde asıl halkının gayri müslim , özellikle de hiristiyan dininin tebaaları olduğu bilinmektedir.Bu nedenle bu halkımız zamanında yapılan su sarnıçlarının, kubbelerinin örülebilmesi için kullanılmak zorunda olunan kilit taşlarına, hiristiyan dininin kutsalı olan “put” şekli verilmiştir.
Çeşitli nedenler ile yurdumuzu terk eden bu gayrimüslim halkımız tarafından imal edilmiş bulunan su sarnıçları, müslüman olan halkımız tarafından, put şekli verilen kilit taşlarının üst kısımları, kilit taşlarına zarar verilmeksizin kırılmıştır.
Muğla ve çevre illerimizin turizm bölgesi olması, ve bu turizm sektöründen büyük gelir elde edilmesine etken olacak olan bu “put” şeklinde ki kilit taşlarının kırılmadan günümüze kadar korunması halinde, turizm açısından olumlu bir etki sağlayacak idi.