Müfit Demirkol
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. CİNSİYET FARKI

CİNSİYET FARKI

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

(1. bölüm)

Cinsiyet, bir canlının doğuştan, genetik olarak kazandığı, cinsel üremeye yönelik özelliklerin toplamıdır. Dolayısıyla bir bebek doğarken mutlaka bir cinsiyet ile doğar.

Hiç kimse kadın ve erkek arasında anatomik ve fizyolojik farklılıkların var olduğunu inkâr edemez ki bugün kime sorsak kadın ve erkeğin fizyolojik ve anatomik açıdan farklılıklar taşıdığını kabul eder.

Cinsiyet, bir organizmanın üremedeki biyolojik rolüyle ilişkili olarak tanımlanan dimorfik, doğuştan gelen bir özelliktir. İnsanlarda, birincil cinsiyet belirleme döllenme sırasında gerçekleşir ve X ve Y kromozomlarındaki cinsiyet belirleyen genlerin bir tamamlayıcısı tarafından yönetilir. Bu genetik imza, her çekirdekli somatik hücrede mevcuttur ve ilaçlar veya cerrahi müdahalelerle değiştirilmez. Cinsiyet farklılıkları, seks hormonlarının etkilerine ve çevresel etkilere ek olarak en az dört farklı genetik mekanizmadan kaynaklanır. Bu doğuştan gelen farklılıkların dikkate alınması, iyi tıbbın uygulanması ve çocuklar ve yetişkinler için sağlam kamu politikalarının geliştirilmesi için kritik öneme sahiptir.

Dişi terimi, üreme organları yumurta üretmek, sperm almak, daha sonra gebe kalmak ve gebe bir yavruyu doğurmak üzere yapılandırılmış tür üyelerini belirtir.

Yeni bir araştırma, kadın ve erkekler arasındaki farkların ilk defa, sahip oldukları ‘değişik beyin yapıları ve beyindeki sinir bağlantılarıyla’ açıklanabileceğini ortaya koydu.

Önsezi düşünmeden düşünmektir. İnsanların ‘içgüdü’ dediği de budur. Kadınlar, iyi bir anne olmak gibi bu tip yeteneklerde erkeklerden daha iyidir.

Erkeklerin ‘harita okumak gibi motor becerileri’ ve konumlandırmayla bağlantılı yeteneklerinin kadınlardan daha gelişmiş olduğunu kabul edilmektedir. Kadınların da bir kelime veya birinin yüzünü hatırlamak, empati yeteneğinin ölçüldüğü sosyal idrak testleri ve ‘duygusal zeka’ testlerinde erkeklerden daha iyi olduğu kabul edilmektedir.

Erkekler mevcut bilgilerle belirli bir göreve odaklanmaya eğilimlidirler; bu da onların duygusal olayları daha az detaylı işlemelerine neden olur. İşte, erkeklerin bazı durumlarda neden duygusal olarak daha az uyumlu olduğunun kanıtı! Kadınların, “Sen beni hiç anlamıyorsun!” söyleminde haklılık payı olduğunu görüyoruz. Erkek, duygusal yorumları gerçekten daha sınırlı düzeyde çözüyor. Erkek beyninde kadınlardan yedi kat daha fazla gri madde bulunurken, kadınların beyninde ise on kat daha fazla beyaz madde yer alır.

Peki, bu farkın pratikte anlamı nedir?

Gri madde, beynin belirli bir göreve odaklanmasını sağlar, bu yüzden erkekler başladıkları görev üzerinde derinleşebilirler. Bir erkek evde bir şeyleri tamir ederken tamamen bu işe konsantre olur. O sırada sizi duymaz, cevap vermez, işitmez. Bu, sizinle ilgilenmiyor gibi gelebilir. Ama öyle değildir. Beyaz madde, farklı beyin bölgeleri arasında iletişimi kolaylaştırır, bu yüzden kadınlar çoklu görevlerde daha başarılıdır.

Bir kadın aynı anda hem iş yerindeki sorumlulukları hem çocukların bakımını hem de ev işlerini yönetebilir. Bu bilişsel farklılık, birçok kadının neden aynı anda birçok sorumluluğu yerine getirebildiğini ve erkeklerin neden tek bir göreve odaklanmayı tercih ettiğini açıklıyor.

Erkek ve kadın beyinlerinin bu farklı işleyişi, sadece günlük yaşamdaki iş bölümüyle sınırlı değildir. İletişim tarzları da bu bilişsel farklar yüzünden değişkenlik gösterir. Erkekler genellikle daha kısa ve çözüm odaklı konuşmalar yaparken, kadınlar duygusal detaylara daha fazla önem verir.

Kadın beyninin geniş beyaz madde ağı, onun birçok farklı konu arasında hızlı geçişler yapmasına ve bu konuları duygusal boyutuyla birlikte ele almasına olanak tanır. Erkek beynindeki yoğun gri madde ise onu daha tek odaklı yapar; bir konuda derinleşir, ama duygusal detayları gözden kaçırabilir.

Bu farkların, günlük hayatta ve ilişkilerde nasıl ortaya çıktığını sıkça görürüz. Örneğin, bir çiftin mali sıkıntı yaşadığı bir durumu düşünelim. Kadın, maddi sorunların yarattığı endişe ve stresi paylaşmak isteyebilirken, erkek durumu düzeltmek için hemen pratik çözümler üretmeye başlar. Eğer bu beyin temelli farklar anlaşılmazsa, kadın duygusal olarak ihmal edildiğini hissederken, erkek kendini yetersiz hissedebilir ya da kadının duygusal tepkilerini gereksiz görebilir.

Bir diğer önemli fark, duygusal hafızanın merkezi olan amigdalanın cinsiyetler arasında farklı çalışmasıdır. Erkekler stresli ve duygusal durumlarda daha çok problem çözme ve mekânsal farkındalık için kodlanmışlardır. Kadınlar ise duyguları analiz etmekte daha iyidirler. Bu yüzden kadınlar bir durumun duygusal yönlerine daha fazla odaklanırken, erkekler çözüm üretme eğilimindedir. Kadınlar çoğu zaman, “Sen benimle hiç ilgilenmiyorsun!” derken haklıdır, çünkü erkekler, duygusal durumları daha sınırlı bir perspektifle değerlendirirler.

Kadınların amigdala ve hipokampüs bölgelerinin daha aktif çalışması, onların duygusal hafızada daha güçlü olmalarına olanak tanır. Bu, kadınların neden geçmişe dönük anıları daha detaylı hatırladığını ve bu anılara daha duygusal tepkiler verdiğini açıklar. Kadınlar için bir tartışmada geçmişte yaşanmış bir olayın etkisini hatırlamak ve tekrar gündeme getirmek, aslında o olayı hâlâ taze bir şekilde hissetmelerinden kaynaklanır.

CİNSİYET FARKI
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.