1954 yılında Bafra’da doğan Cemalettin Güzeloğlu, çocukluk yıllarından itibaren çizgiye duyduğu ilgiyle resim ve karikatür dünyasına adım attı. Babasının memuriyeti nedeniyle Türkiye’nin farklı şehirlerinde eğitim gören Güzeloğlu, genç yaşlarda mizahı çizgiyle buluşturan çalışmalarıyla dikkat çekti. Lisede çıkardığı duvar gazetelerinden, mizah dergilerine gönderdiği ilk karikatürlerine kadar uzanan bu yolculuk, onun sanat hayatının temellerini oluşturdu.
Askerlik sonrası başladığı Ziraat Bankası’ndaki görevi sırasında da çizim tutkusunu bırakmayan sanatçı, 2002 yılında emekli olduktan sonra karikatüre ve grafik çalışmalarına daha çok yoğunlaştı. Bugüne kadar yurt içi ve yurt dışında pek çok sergiye ve yarışmaya katılan Güzeloğlu, değişik derecelerde ödüller kazandı. Ödül alan dört pul tasarımının posta pulu olarak basılması ise sanat kariyerinin en özel kilometre taşlarından biri oldu.
Sadece karikatür değil, çocuk kitaplarının resimlenmesi, İzmir Kuş Cenneti için yüzün üzerinde kuş ve hayvan illüstrasyonu hazırlaması gibi farklı alanlarda da üretim yapan Güzeloğlu, sanatını her zaman toplumsal bir sorumluluk bilinciyle sürdürdü. “Kırk Yılda Bir” ve “Zarfların Üzerindeki Karikatürler” isimli iki kişisel sergi açarak, özgün çalışmalarını sanatseverlerle buluşturdu. Özellikle zarflar üzerine çizdiği renkli karikatürlerle açtığı sergi, Türkiye’de bu alanda bir ilki temsil etti.
Karikatürün onun için sadece bir sanat dalı değil, aynı zamanda toplumla iletişim kurmanın en güçlü yollarından biri olduğunu belirten Güzeloğlu, kendisini “çizgilerle konuşan adam” olarak tanımlıyor. Çizginin gücünü mizahla birleştiren Cemalettin Güzeloğlu, karikatürün evrensel dilini kullanarak hem güldürmeye hem düşündürmeye devam ediyor.
Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
1954 yılında Bafra’da doğdum. Babamın memur olması nedeniyle ilk, orta, lise ve üniversite eğitimini farklı şehirlerde tamamladım. Askerlik görevi sonrası Ziraat Bankası’nın Halkla İlişkiler Müdürlüğünde grafiker olarak göreve başladım. 2002 yılında müdür yardımcısı görevindeyken emekli oldum. Görevim gereği grafiğin yanı sıra karikatüre olan ilgimi de devam ettirdim. Grafik ve karikatür alanlarında yurt içi, yurt dışı birçok sergi ve yarışmalara katıldım. Bu yarışmalardan yurt dışı da dahil olmak üzere değişik derecelerde ödüller kazandım. Ödül alan 4 pul tasarımım posta pulu olarak basıldı. Uzun yıllar çocuk kitaplarına da resimlemeler yaptım. İzmir Kuş Cennetini Koruma ve Geliştirme Birliğin’e (Cennetini Koruma cennetindeki 100’ün üstünde kuşların ve diğer hayvanların resmi yaptım. Birçok karma serginin yanı sıra “Kırk yılda bir” ve “Zarfların üzerindeki karikatürler” isimli
(Ben uzun yıllar bayram ve yılbaşlarında arkadaşlara gönderdiğim kartların zarflarının üzerlerine renkli karikatürler çiziyor ve öyle gönderiyordum. Sonra sergi fikri oluşunca bulabildiğim zarflardan açmış olduğum bir sergi oldu.. Dünyayı bilmiyorum ama Türkiye de bu konuda bir sergi açan tek ben varım.) 2 kişisel sergi açtım. Karikatür çalışmalarıma halen devam etmekteyim.
Sanatla ilk bağınız ne zaman ve nasıl başladı?
İlk ve ortaokul sıralarında resme karşı merakım vardı. Lise sıralarında karikatüre merak salmaya başladım. Lisede sıralarında adı “DEVEKUŞU” olan, benim çizdiğim karikatürlerden oluşan duvar gazetesi çıkarmaya başladım. Logosu da kanatları olan bir deve karikatürüydü. İlk sansürü de gördüm. Lise müdürü “devekuşu” ismini sakıncalı buldu. Devekuşu başını kuma gömer etrafta olanları görmez dedi. Bende duvar gazetesinin adını teneffüsü anımsatsın diye “PAYDOS” olarak değiştirdim.
Bu arada bulabildiğim mizah dergilerini (Akbaba’yı)takip ediyordum. Daha sonra GÜNAYDIN
Gazetesi “USTURA” isimli karikatürlerden ve mizahi yazılardan oluşan bir mizah dergisi eki vermeye başladı. Ustura sonra bir karikatür yarışması açtı. Katıldım. Yarışması sonrası dergi bana Aziz Nesin’in “Böyle Gelmiş, Böyle Gitmez” isimli kitabını gönderdiler.
Bu bende karikatüre yönelmemde büyük rol oynadı.
Bu alanda yaratıcılığa başlamanıza ne ilham verdi? Bir dönüm noktası veya belirli bir ilham kaynağı oldu mu?
Mizah dergilerinde ve gazetelerde ki ustaların karikatürlerini takip etmeye başlamıştım.
Onlar ülkenin durumunu, işleyişini eleştirel bakış açısıyla çizgiye döküyorlardı. Halkın yanındaydılar. Onların sıkıntılarını çiziyorlardı. Bu durum beni etkiledi ve onlar gibi halkın sorunlarını dile getiren karikatürler çizmeye başladım. Zaten karikatür güçlünün değil, ezilenin yanındadır. Onların sıkıntılarını anlatmaya çalışır. Çizgi muhaliftir. Ustalar ilham kaynağımı olmuştu. Tabi ki güldüren karikatürlerde çiziyordum.
Bugüne kadar yarattığınız eserler arasında sizi en çok yansıtanlar hangileri?
Dünyada, ülkemde veya yaşamda kendime göre bozuk durumları eleştiren, insanların zaaflarından doğan durumları anlatanı karikatürler çizmeyi seviyorum. Karikatürlerimde asla hakaret olmaz. Evrensel olması nedeniyle yazısız karikatürler çiziyorum. Çizgi ile anlatmak benim işim.
Eserleriniz Milas’tan, Ege Bölgesi’nden veya yerel kültürel unsurlardan izler taşıyor mu? Turhan Selçuk Karikatür Yarışması hakkındaki düşünceleriniz neler?
Çok yöresel unsurlar üzerinde durmuyorum. Eğitimimi çok farklı yerlerde devam etmiştim.
Ama yeri gelince kullanırım. Karikatürlerim genel yaşantı ile ilgilidir. Ben karikatür yarışmalarını her zaman önemsemişimdir. Çünkü yarışmalar karikatüristler için bir penceredir. Yarışma ile, birbirlerinin nasıl düşündüklerini, nasıl çizgiye döktüklerini görürler.
Ufukları genişler. Turhan Selçuk adına yapılan karikatür yarışmasını da bu nedenle önemsiyorum. Yurt içi, yurt dışı karikatüristlerin çalışmalarını, belirlenen bir konu etrafında neler düşündüklerini görmek ilginç oluyor. Ayrıca o yöreye de bir ilgi, bir hareket kazandırıyor.
Sizce günümüzde sanatla ilgilenmek nasıl bir şey? Bunu fırsatlar, ilgi alanları ve ortam açısından değerlendirebilir misiniz?
Bir karşılık beklemeden Karikatür çizmeyi seviyorum. Benim mizacıma da uygun.
Çünkü etrafı eleştirel ve mizah gözüyle takip ediyorum… Karikatür yarışmalarına katılmayı da seviyorum. Ödül kazanmak gibi bir derdim yok. Tabi ki kazanırsam da hoşuma gidiyor.
Diğer çizerlerle birlikte olmak, sergilerde onların eserleriyle benim çalışmamın yer alması beni mutlu ediyor. Eskiden karikatürleri yayınlatmak zor oluyordu. Günümüzde internet ortamında artık çok kolay. Çizgilerimizi kendimize göre değerlendirebiliyoruz. Bilgisayarlar sayesinde artık çizmek, boyamak ta kolaylaştı. Ben daha çok tarama ucu ile çizmeyi ve elle boyamayı seviyorum. Tabi bilgisayarı da kullandığım oluyor. Çevremdekilere ve tanıştıklarıma karikatür çizdiğimi söyleyince ilgilerini çekiyor.
Sizce bir sanatçının toplumla ilişkisi nasıl olmalı?
Sanatçı toplumla ilgilenmeli, onların yanında olmalı, sıkıntılarını paylaşmalı ve yansıtmalı diye düşünüyorum. Ama günümüzde değerler çok değişti. Bence sadece karikatüristler toplumun sorunları ile ilgileniyor ve çözüm bulunmasını istiyorlar.
Son olarak, üzerinde çalıştığınız mevcut projeler veya paylaşmak istediğiniz gelişmeler var mı?
Öyle belirli bir projem yok. Sergiler ve yarışmalar için çiziyorum. Ayrıca yurdumuzun durumu öyle değişken ki, her an bir karikatürlük durum doğuyor. Çiziyorum.
İnternet ortamında yayınlıyorum. Kendime “çizgilerle konuşan adam “ diyorum.
İlginize teşekkür ederim. Sevgi ve saygılarımla….