Sevgili Milaslılar, değerli okuyucular dünya ülkelerinde ve ülkemizde her yıl mayıs ayının ikinci pazar günü ‘Anneler Günü’ olarak kutlanmakta.
Çok değerli, saygıların en büyüğüne layık sevgili annelerimiz için senede bir gün değil yılın her günü bir şekilde kutlama yapsak yine de onların hakkını ödeyebileceğimizi düşünemiyorum.
Zira bir anne evladı için en güvenilir dost, en emin bir sığınak, evinin süsü ve en başarılı bir psikologdur.
Anneler Günü kutlaması Amerikan kaynaklı bir kutlamadır.
1864 yılında Amerika’nın Virginia Eyaleti Grafton şehrinde dünyaya gelen ve kendisine Anna ismi verilen bir kız varmış.
1902 yılında babasını, 1905 yılı 9 Mayıs günü annesini de kaybetmiş. Annesinin ölümünden çok etkilenen Anna annesini toprağa verdiği günden itibaren bir yıl boyunca annesinin mezarını her gün çiçeklerle ziyaret etmiş.
Annesinin ölümünün verdiği acıyı bir türlü hafifletememiş, hayata küsmüş yaşama sevincini kaybetmiş.
Bir ara bir şekilde ölmeyi, intiharı düşünmüş onun bu durumunu gören yaşlı, bir yakını; “Kızım tüm insanlar doğar, yaşar, yaşlanır ve ölür bu bir doğa kanunudur. Her canlı için ölmek de doğmak kadar doğaldır” diyerek Anna’nın acısını hafifletmeye çalışmış.
Annesinin ölümünden çok etkilenen Anna annesinin ölüm yıldönümünü unutmamak için her yıl mayıs ayının ikinci pazar gününü annesine ayırmayı, o günü annelerimizle ilgili anılarla doldurmayı, annelerimize olan sevgi ve saygı borcunu bir nebze olsun ödeyebileceğini düşünmüş.
Bu düşüncesini evine ziyarete gelen arkadaşlarına açmış, onlar da kabul etmiş, onlara evinde toplanan 407 arkadaşına beyaz karanfiller dağıtarak 1908 yılı 10 Mayıs günü ilk ‘Anneler Günü’ kutlaması yapmışlar.
Daha sonra kutlamanın yaygınlaşması için konuyu kentin belediye başkanına ve gazetecilere anlatmışlar. Çalışmalar sonucu ABD Kongresi her yıl mayıs ayının ikinci Pazar gününün ‘Anneler Günü’ olarak kutlanmasına karar vermiş.
Anneler günü daha sonra Avrupa ülkelerinde 1950 yılından itibaren de ülkemizde kutlanmaya başlamış.
Ulusal ve dünya yazarlarımız anneler için çok güzel sözler söylemiş, şiirler yazmışlar onları burada yazsam gazetedeki köşeme sığmazlar.
Anne özellikle bir çocuk için her şeydir. Çocuk için bir nedenle annesiz yaşamak zorluklarla doludur.
Allah ülkemize ve insanımıza deprem felaketi yaşatmasın. 17 Ağustos 1999’da yaşadığımız Yalova depreminde görevliler ve gazeteciler bölgede kurtarma ve araştırma yapıyorlardı.
Bir gazeteci yardımcı olmak için bir ses aradı ve ‘KİMSE YOK MU?” diye bağırdı.
Enkaz altından 6 yaşında bir çocuk sesi geldi hemen koştu gel kızım diyerek elini uzatınca isminin Esma olduğunu söyleyen çocuk oralı olmadı. Yanında cansız yatan annesine bakarak kurtarma beni amca bırak ben de öleyim ANNESİZ YAŞANIR MI? Dedi.
Ben de anne işte böyle bir şey diyorum. İnanın şu anda gözlerim yaşardı.
O sevgili annelerimize dair her şeyi yazmak istesek ciltlere sığmaz.
Onların hayatta olmayanlarına hayır ve dualar ederek, hayatta olanların da kıymetini bilmeliyiz. Sadece ‘Anneler Günü’nde değil her fırsatta ellerini öpüp hediyeler vererek onları mutlu etmeliyiz.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm annelerin Anneler Günü’nü en derin saygılarımla kutluyorum.