Sürekli araştıran birisi olarak biliyorum ‘evrenin kaos üzerine kurulu’ olduğunu ama yaşanabilir bir dünya ve toplum için bazı önerilerim olacak, tümünün gerçekleşmeyeceğini de biliyorum ama yarıdan fazlası yaşama geçerse başarılı olduk diyebilirim. Toplumsal adetler, değerler, kültürel özellikler ve ekonomik uygulamalar değişmez bir doğa yasasının sonucu değil, toplumların yaratımlarıdır. Toplumun sosyal ve ekonomik refaha ulaşması için katılımcı bir demokrasi ve karma ekonomiyle yönetimi ilke olarak kabul edilmelidir. Bu amaca ulaşılması için uygulanması önem arz eden gerekenleri şöyle sıralayabiliriz:
1.Toplumun yöneticilerinin seçimi en önemli, başta gelen konudur. Güncel nüfusa göre Yasama Organı:
Rejim…………….: Millet Meclisi + Senato’dan oluşacak Parlamenter Sistem,
Milletvekili Sayısı: 300 (Ortalama 300.000 nüfusa 1 Milletvekili,görev süresi=4 yıl.)
Senatör Sayısı….: 50 (Milletvekili Sayısının ortalama altıda biri,görev süresi=6 yıl.)
Bakanlık Sayısı…:15
Ortalama 4 ve 6 yılda bir yapılacak seçimlerde ‘Milli Bakiye’ de denilen D’Hondt yöntemi (Jefferson yöntemi veya en büyük bölenler yöntemi olarak da bilinir, parlamentolardaki koltukları federal eyaletler arasında veya siyasi partiler arasında orantılı temsilde dağıtmak için uygulanan bir yöntemdir.) uygulanmalı, yani seçim barajı sıfır olmalıdır. Böylece ülkede yaşayan tüm bireylerin politik eğilimleri ortaya çıkmış ve temsil edilmesi de sağlanmış olur. Bu sistemde birkaç partinin bir araya gelmesiyle Koalisyon Hükümetleri kurulur, bu durum da istikrarsızlığa yol açar düşüncesinin 1974 yılında CHP.-MSP koalisyonunun Kıbrıs Barış harekâtını gerçekleştirmesiyle yanlış olduğu görülmüş ve Kıbrıs Türklerinin olası katliamı önlenmiştir. Millet Meclisi’nde kabul edilen yasalar, Millet Meclisi’nin altıda birinden ve yüksek öğrenimli üyelerden oluşacak Senato onayından sonra yürürlüğe girmelidir.
Parlamenterlere tanınan yüksek maaş ve kıyak emeklilik gibi ayrıcalıklara son verilmeli, yardımcı personel olarak 1 sekreter yeterli olmalıdır.
Ayrıca özellikle ülkedeki her şeyi üreten emekçilerin yönetime katılmalarına ağırlık verilmeli, gerekirse parlamento seçimlerinde parti tüzüklerinde emekçi kesim sendikalarına kota ayrılmalıdır.
2.Ülkedeki Eğitim ve Sağlık hizmetleri Kamu eliyle yürütülmeli, parasız olmalı, özel sektöre kesinlikle yer verilmemelidir. ‘Koruyucu Sağlık Hizmetleri’ne gereken önem ve ağırlık verilmelidir.
İlk öğretim süresi eskiden olduğu gibi tam zamanlı 5 yıl olmalı ve okulda öğretim gören çocuklara mutlaka öğle yemeği verilmelidir.
3.Atatürkçü laiklik esas alınarak, devlet işlerine karıştırılmaması koşulu ile tam bir din ve inanç özgürlüğü olmalıdır.
4.Kültür, Sanat ve Spor etkinliklerine her zaman Yerel Yönetimler ve Kamu tarafından gerekli destek sağlanmalıdır.
5.Ülkede yaşayan bireylerin birden fazla barınma amaçlı konutu olmamalıdır, yabancıların da konut ve tarla alımlarına %3-5 gibi sınır getirilmelidir.
6.Tarım sektöründe Polikültür Tarıma ağırlık verilmeli, hayvancılık desteklenmelidir. Gıda bağımsızlığı için her tür önlem alınmalı, ‘Atalık Tohumlar’ için gerekli saklama koşulları sağlanmalıdır.
7.Deniz ve göl kıyıları tüm toplumundur,100 metrelik kıyı şeritinde hiçbir yapılaşmaya ve işgale izin verilmemelidir, zaten mevcut Anayasanın 43.maddesine göre ‘Kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada kamu yararı gözetilir.’ Her bireyin sahillerde ya da yaylalarda ortalama 10 gün ekonomik bir tatil yapması için (isteyenlere yemekli.) gerekli barınma ve yeme – içme altyapısı Kamu ve Yerel Yönetimler tarafından sağlanmalıdır. Unutmamalı mutlu bireyler, mutlu toplumları oluşturur.
8.Tarım ve hayvancılık sektörü toplum için stratejik bir sektör olarak kabul edilmeli Genel Bütçeden gerekli olan en üst destek sağlanmalıdır. Toplumun yediği içtiğinin zehir olmaması için ‘Bitkisel Üretim’, üreticilerce (belli bir yüzdesi Genel Bütçeden desteklenecek) prim ödenen Kamu denetimindeki bünyesinde konunun uzmanı ziraat mühendisleri olan özel ‘Bitkisel Üretim Denetim Şirketleri’ tarafından denetim altına alınmalıdır. Bu konuda yerel yönetimler de ‘Meyve Sebze Hal’ine giren ürünlerden örnekleme ile bir bölümünü kuracağı uluslararası tanınırlığı olan laboratuvarlarda analize tabi tutarak halk sağlığını koruma görevini yerine getirmelidir!
9.Devlet, toplumun tüm bireyleri için sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama ortamı hazırlamakla yükümlü olmalıdır. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek kamunun ve bireylerin görevi olmalıdır. Zaten mevcut Anayasanın 56.maddesinde bu hükümler vardır.
10.Toplumdaki bireyler düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olmalıdır. Bu ögütlük, resmi makamların önlemesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olmalıdır. Zaten mevcut Anayasanın 24.ve 34.maddesinde bu hükümler vardır.
Burada ‘İdeal Topluma’ ulaşmanın ipuçlarının önemli olan bazı maddeleri belirtildi, bu maddeler gerçekleştiğinde ülke kuşkusuz evrensel hukukun egemen olduğu özgür ve demokrat ülkeler sıralamasının en başlarında yer alacaktır. Sonuç olarak elbette ülkenin kalkınma hızında da gözle görülen ilerlemeler olacaktır. Konunun çözümü; toplumdaki bilinçli, çevreci, laik düşünceli, bilimsel düşünceye önem veren bireylerin ülke yönetiminde söz sahibi olmasından geçmektedir.
