Ahmet Şenol
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. TÜRK HALK OYUNLARINDAN SEÇMELER

TÜRK HALK OYUNLARINDAN SEÇMELER

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

15.Bölüm

“HORONLAR-KAŞIKLI OYUNLAR”

Ayrıca doldurma sözler, (ah, haydi, of, aman vb.) dize sonlarında yer alabilirler. Bazen kemençeye eşlik edip türkü söyleyen kişinin en son dizede sonda kalan bir veya iki kelimeyi söylemeden sustu da görülmektedir.

Metinlerden bölgenin şekillerine karşı duyulan sevgi kolayca anlaşılmaktadır. Ayrıca gemi, kayık, sandal, dağ, yayla, deniz, dere vb. kelimeler, bu anonim halk edebiyat ürünlerinde bol bol kullanılır. Doğmaca olarak şiir söyleyenler, mani düzenler, türkü okuyanlar Türkiye’nin diğer bölgelerindekilerine göre, bu bölgede daha fazladır. Bu bakımdan horon bölgesi oyunlarının hızı gibi, yöre insanlarının da doğmaca yoluyla çabucak mani, türkü söyledikleri inkar edilemeyecek bir gerçektir.

Horon bölgesi olarak bilinen bu yörenin türkü veya manilerinde, kullanılan sazların adlarına da, diğer bölgelere göre, daha çok rastlanır. Sözgelimi, kemençe, davul, tulum vb. saz adlarına birçok mani veya türküde rastlanılır: Doğu Karadeniz bölgesinden başka yerlerde pek görülmeyen horonlara eşlik eden en önemli saz kemençe, manilere ve mani katarlarına da konu oluşturur. Kemençeye verilen değer, başka yörelerin halk müziği sazlarına gösterilen ilginin kat kat üze rindedir. Bakınız bu yöre insanın büyük bir sevgiyle bağlandığı kemençe, asıl amacın ortaya çıkmasında bir aracı görevi de yaparak nasıl yardımcı olmaktadır:

KAŞIKLI OYUNLAR

Genellikle sulu yiyecekleri veya taneli gıdaları derince bir kaptan alarak ağza götürülmesine yarayan araçlara kaşık adı verilir. Çok eski bir Türkçe kelime olduğundan kuşku duymadığımız kaşık uzunca bir sapı ve bunun bir ucunda, yenecek gıdaları içine alabilmeye elverişli, avuç biçiminde içbükey kısmı ve bunun da hafifçe sivriltilmiş ağız bölümü vardır. Gıda türlerine göre yöreden yöreye tipleri, sap uzunlukları ve ham maddesi değişmekle beraber, tahtadan yapılanlar daha çok kullanılmıştır. Sanayi ürünlerinin gelişmesi ve teknolojinin kolaylaşması, tahta kaşıkların yerini metal kaşıklara bırakmasına yol açmıştır.

İnsanlığın çok eski çağlarından beri kullanageldiği kaşıkların ilk örnekleri İsviçre’de göller bölgesinde veya eski Mısırlılarda görülmüştür. Bunlar arasında tapınaklarda kutsal su veya kokuların serpiştirilmesinde kullanılmış olanları, ince bir zevkle yapılıp işlenmiştir.

Eski Türkler’de kaşığın tahtadan veya kemikten yapıldığı bilinmektedir. Ancak büyük kepçeler, kahve veya muhallebi, keşkül gibi tatlıların kaşıkları madenden yapılmıştır. Türkiye’de zengin yemek takımları içinde, gıda türlerine göre birçok kaşık cinsi bulunmaktaydı. Sözgelimi, çorba, pilav, hoşaf, asıl yemek, tatlı, muhallebi, kavurma, kahve kaşıkları birbirinden farklı olup ayrıca süs için yapılan özel işlemeli kaşıklar da vardır.

Kaşık yapmak basit bir ağaç parçasını oymaktan ibaret bir iş değildir. Bunun dengeli olması, sapının ve ağız bölümlerinin uyumlu görünmesi gerekirdi. Bir ata sözümüz bunu şöyle belirtmektedir: “Herkes veya her usta kaşık yapar, ama sapını ortaya getiremez.”

İlk yemek kaplan ve kaşıkları topraktan yapılmış, pişirilmiş, ve kullanılmıştır. Ancak pişmiş toprağın dayanıksız oluşu yüzünden işlenmesi daha zor olan ağaçlar kullanılmaya başlanmıştır. Tahtanın işlenmesi, oyulması, cilalanması, hatta sapının boyanıp süslenmesi, yemek yeme işinin zevkli bir iş biçimine dönüşmesini sağlamıştır.

Devam edecek

TÜRK HALK OYUNLARINDAN SEÇMELER
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.

Notice: ob_end_flush(): Failed to send buffer of zlib output compression (1) in /home/milasciz/public_html/wp-includes/functions.php on line 5471