Ahmet Şenol
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. TÖRELER VE GELENEKLERİN KÜLTÜRE YANSIMASI

TÖRELER VE GELENEKLERİN KÜLTÜRE YANSIMASI

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hayatın hangi döneminde ve hangi işle ilgili olursa olsun, töreleri aile, din, hukuk, eğitim-öğretim ile politika uygulamaları sırasında, düzenleyici ve olumlu bir sonuca ulaşmayı hedefleyen, sınırlamacı bir ana yaptırım gücü olarak görüyoruz. Sözgelimi, çocuğun ana babasıyla ve diğer akrabalarla ilişkisi; evlenme olayında gelinin ve damadın aile içindeki durumları; dinle ilgili bazı inançlar ve uygulamalar, iş ve meslekle ilgili uygulamalar, ahlak bakımından uyulması gereken noktalar; politika sahnesinde karşılaşılan gelişmeler, kaynağını hep töreler ve bunların kişiler aracılığıyla uygulanmasından alırlar. Törelere dayanmayan uygulamalar temelsiz sayılır ve çok çabuk unutulup, ortadan silinirler.

Töreler kadar yaptırım gücüne sahip olmasalar da toplum için deki yazılı olmayan birtakım kalıplar, gelenek ve görenek adıyla bilinirler. Toplumun büyük bir bölümü tarafından benimsenip, kabul edilmişlerdir. Eski zamanlardan beri uygulanmakta, yaşanılan çağda da yaptırım gücüne sahip bulunmaktadırlar. Yaptırım gücünün derecesi arttıkça törelere yaklaşırlar.

Zaman içinde çok yavaş değişen gelenekler, asıl güçlerini toplumda hemen herkes tarafından kabul edilmesinden alırlar. Küçüklerin büyüklere karşı gösterdiği saygı ögeleri, kişilerin birbirine bağlılık derecesi, kızın veya kadının aile ve toplum içindeki rolü ve durumu, kuşakların kendi aralarında oluşturdukları ilişkiler, çeşitli törenler, kutlamalar, bayramlar ve özel günlerle ilgili yaptırımlar gelenek kavramı ile özdeşleşmiştir.

Görenekler ise yine toplumun büyük bir bölümü tarafından kabul edilmiş olup, daha çok davranışlarla ortaya konmaktadır. Geleneklere göre yaptırım gücü ve derecesi daha alt sıralardadır. Kişiler arası ilişkiler, yaşayış türleri ve biçimleri, zamanın ve modanın etkin olarak belirlediği giyim, kuşam ile bazı alışkanlıklar görenekler arasında sayılırlar. Daha fazla bir yaptırım gücüne sahip olarak insanlar tarafından kabul edilen göreneklerin zamanla gelenek kavramına yaklaştıkları ve hatta bir gelenek olarak toplumca kabul gördüğü bilinmektedir.

Bu kalıpların dışında kalan bazı kalıplar, bir yaşama biçimi olarak ele alınmaktadırlar. Gündelik hayatın çeşitli dönemlerinde uygulanan, fazla bir yaptırım gücüne sahip olmamakla birlikte, yine de toplum tarafından bir alışkanlık biçiminde ortaya çıkan bu yaşama biçimlerinin ödüllendirici veya cezalandırıcı bir rolü de yoktur. Sözgelimi, beden dilinin kullanılması, jest ve mimikler, bebek bakımı, çocuk eğitimi, karşılıklı söze ve harekete dayanan saygı belirti ve gösterileri, duyguların ortaya konması, kitlesel hareketlilik vb. yaşama biçiminin ortaya çıkarıldığı bu tür uygulamalardır. Görgü kuralları da bunlar içinde yer alırlar. Yaşama biçimine ters düşenler; gülünç, basit, aptal, yakışıksız. Uygunsuz, yanlış, kaba, cahil vb. nitelenmelerle en azından ayıplanır ve kınanırlar.

Zamanın hızlı akışı, gelişen teknoloji ile bunların da değişeceği, yaptırım gücüne sahip olabilenlerin uzun süre uygulanabileceği söylenebilir.

TÖRELER VE GELENEKLERİN KÜLTÜRE YANSIMASI
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.