- Bölüm
(Geçen makaleden devam)
Duruş-anlam-eylem bağı her zaman kurulamayabilir. Kuruluşunda beklenen nitelikler bulunmayabilir. Orneğin, araştırmanın gerektirdiği duruşu edinememiş, anlam çerçevesi ezbere malumatla dolu birinin edimini (örneğin konferansını) düşünelim. Ne gereken duruşu, ne anlam çerçevesini gerçekleştirebilmiş biri, kör eylemlerle kendisinden bekleneni veriyor görünebilir. Düşünüm duruşu yoktur, yapım ve etkinim duruşuyla, gerekli sınavlardan geçivermiştir. Eğitim, bu açıdan, özellikle duruş dönüşümüdür! Duruş edinme, kazanma sürecidir. Anlam çerçevesi, bu duruşla bütünleşmiş olarak ortaya çıkmalıdır. Halk Bilimsel araştırma yapan bir insan, nasıl durur sorunlarının önünde? Önceki bilgiler karşısında nasıl bir anlam çerçevesi oluşturur kendine? Anlamlamalarla nasıl geliştirir çerçevesini? Bu çerçeveye uygun eylemlerle, duruşu arasında bütünlük var mıdır? Bütün bu sorular, duruş, anlam, eylem bağını sorgulayarak, insan etkinliği olarak bilimsel araştırmanın doğasını anlamaya yönelik sorulardır.
Eylem olarak, “araştırma yapıyor” görüntüsünün ardındaki anlam çerçevesini, anlamlama etkinliğini bilmeden, o kişinin bilimsel anlamda araştırıcı olup olmadığını söylemek zordur. Sorununa bakışı, onun için gerekli donanıma sahip olup olmayışı, araştırmasından “ne anladığı”, anlam çerçevesinin düşünsel derinliği onun araştırıcılığında önemli göstergelerdir. Araştırma salt eylemlerden oluşmuyor, çünkü arkada gerçekleştirilmesi gereken bilim insanlığı duruşu (önemli ölçüde düşünüm temel duruşundan oluşmakla birlikte, yapım, inan, etik… duruşlarını da içerir…) onun niyetini, içtenliğini, bilim sevgisini gösterir. Halk Bilimi insanı kimdir? Nasıl olmalıdır? sorularının yanıtı duruşunda saklıdır. Tüccar ya da politikacı duruşuyla araştırma yapılamaz. Araştırdığınız konunun kuramsal, düşünsel, giderek etik, estetik boyutlarını fark edemeyen, bir anlam çerçevesiyle oluşturulacak Halk Bilimi insanlığı, görünümünde de eksikler ve özürler olacaktır.
Halk Kültürünün oluşmasını inceleyen araştırmacı insanın yapıp ettikleri açısından yorumlanmasında da Halk Oyuncuların yaşamdaki yerini anlamada önemli ipuçları elde edebiliriz. Bu üçlü bağa yaşam bağı denilir. Bu bağı yalnızca bireyler açısından değil, toplumlar, kurumlar açısından da ele alınır. Örneğin bir Halk Kültürü ürününü araştıran araştırmacının duruşunu, bu duruşunun içerdiği duyguları, düşünceleri, beklentileri, anlam çerçevesi, bu araştırmadan ne anladığını, bu anlayışının anlam çerçevesinin dayandığı düşünce ve kültürel temelleri göz önüne alıp, ortaya konan kültürel ürünün ne gibi eylemlerle bu hale geldiği sorusunun yanıtlarıyla birleştirerek, yaşam bağını sorgulayabilir. Örneğin, Halk kültürü alan araştırmaları yapan bir kurum nasıl bir duruşla araştırmalarını yapmaktadır? Salt; düşünüm, yapım duruşu, amacı, niyetiyle mi yoksa etkinim, hele hele bir dogmanın yansıması olabilecek iman duruşuyla mı? Duruş, beden, duygu, düşünce, çevre bütünlüğünü gerektiriyordur. Bu açıdan, bu bütünlüğün gerektirdiği içtenlik, kendiliğindenlik duruşun içinde yansır. Kurumlar söz konusu olunca da duruşlarındaki ıçtenlik sorgulanabilir. Neyi, neden, kimin için, kime karşı, ne amaçla derlemiştir ve araştırmaktadır? Eylemlerine, eylemlerine bağlı anlam çerçevelerine (ilkelerine, insanı, dünyayı, toplumu, kültürü nasıl gördüklerine) bakarak duruşlarını belirgin kılabiliriz.
(Devamı gelecek makalemizdedir.)