Bir zamanlar devlet, bize “Vergi verirseniz yol, su, elektrik olarak geri dönecek” derdi. O yollar şimdi çukurdan geçilmiyor, su faturalara sığmıyor, elektrik ise adeta şimşek hızıyla cepleri yakıyor. Hani dönüyordu bu vergiler? Döndü, evet… Ama dönerken de ekstra yol, ekstra su, ekstra elektrik parası bırakarak döndü.
HETERODOKS MASALI
Ekonomi yönetimi çıkıyor: “Biz heterodoks yaklaşım uyguluyoruz” diyor. Yani ters köşe bir yöntem. Doğrudur, halk zaten ters köşeyi çoktan gördü. Maaş günü geldiğinde cebindeki parayı sayıp sayıp yetiremeyince, “Evet, bu heterodoks olsa gerek” diyor.
Makro ekonomi desen zaten makro sorunlarla dolu. Mikro desen, halkın cebinde mikroskopla bile zor görülecek para kalmış.
NÖROEKONOMİ, PAZARDA KARAR ANI
Nöroekonomi diyorlar ya, hani beynin ekonomik kararları nasıl verdiğini inceleyen bilim. Bu ülkede nöroekonomi şöyle işliyor:
Beyin pazarda biberin etiketine bakıyor.
Kalp hızlanıyor, alın teri boşuna akıyor.
Karar veriliyor: “Yeşil biberi bırak, sivri biber al. Daha acı ama daha ucuz.”
İşte, akademik makalelere gerek yok; pazaryerinde millet nöroekonomi laboratuvarı gibi yaşıyor bu bilimi.
VERGİNİN ÇEŞİTLERİ (!)
Eskiden vergi belli başlıydı: Gelir vergisi, KDV… Şimdi verginin de modası çıktı. “Sebepsiz Vergi”, “Unutulmuş Vergi”, “Bilinmez Kaynaklı Vergi” diye türleri var sanki. Her gün yeni bir kalem ekleniyor:
Çevre vergisi öde, çöpler yine dağ gibi.
Enerji vergisi öde, elektrik faturası hâlâ yıldırım gibi çarpıyor.
İletişim vergisi öde, telefon çekmiyor.
Yani verginin en büyük özelliği: Var ama yok.
GENÇLERİN UMUDU
Gençlere ne kalıyor? Umut. Ama nasıl bir umut?
“Belki bir gün yurtdışına giderim” umudu.
“Belki bir gün liyakat gelir” umudu.
“Belki bir gün bu koltuk sevdalıları gider” umudu.
Gençlerin sırtında çanta yok, bavul yok… Ama dev bir umut yükü var. Ve bu yük, onları ayakta tutan tek şey.
Peki, bizi yönetenlerin derdi ne?
Birinin derdi koltuk,
Birinin derdi seçim,
Birinin derdi ise halkı nasıl “sabır”la uyutmaya devam edeceği.
Halkın derdi fatura, kira, borç… Onların derdi halkı oyalayacak yeni bir slogan bulmak.
Bu düzeni özetlemek için tek cümle yeter:
“Vatandaş vergi verir, borçla yaşar, umutla oyalanır. Yönetenlerse derdi olmayan dertleriyle meşgul olur.”
Ama unutmasınlar: Halkın umudu sabırla değil, adaletle yeşerir. Ve gençlerin gözlerindeki umut, gün gelir heterodoksu da, makroyu da, nöroekonomiyi de tarihin rafına kaldırır.