Ahmet Özger
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. HASTAHANE ODASINDAN İZLENİMLER

HASTAHANE ODASINDAN İZLENİMLER

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bu satırları, Türkiye’nin en köklü ve “saygın” üniversite hastanelerinden birinin odasından kaleme alıyorum. İnsanın sağlığı söz konusu olduğunda devletin, adaletin ve vicdanın ne kadar hayati olduğunu burada çok daha derinden hissediyorsunuz.

Paranız yoksa, bu ülkede sadece tedavi değil; tuvalet kâğıdı, peçete gibi en temel ihtiyaçlara bile erişemiyorsunuz. Odalarda buzdolabı, televizyon olmamasını bir kenara bırakın, “ücretli” odalarda bile hijyenin tartışmalı olduğu bir sistemden söz ediyorum. Eğer paranız yoksa, bu hastanede âdeta sessizce ölüme terk edilmektesiniz.

Bizim bir şekilde bazı imkânlarımız var. Peki ya olmayanlar? Onlar ne yapsın?

Hemşirelerin anlattıklarına göre bazı ihtiyaçlar, personelin kendi ceplerinden karşılanıyormuş. Yemekhanelerde böcekler geziyor, personel dâhil bazı hastaların zehirlenme vakaları yaşanıyormuş. Şimdi size soruyorum: Hastalar, hemşirelerin ya da hastane çalışanlarının vicdanına mı emanet, yoksa devlete mi?

Eğer devlet, yurttaşının sağlığını, hakkını, hukukunu korumayacaksa… Devlet neden vardır?

Bu yazıyı okuyan herkesten rica ediyorum: Gördüklerinizi, yaşadıklarınızı saklamayın. Bu yazıyı sosyal medyada paylaşın, CİMER’e yazın. Çünkü bu, tek bir hastanenin sorunu değil. Bu tablo, ülke genelinde bir sistem sorununun göstergesi.

87 milyon vatandaşın eşit haklara sahip olması gereken, şehit kanıyla sulanmış bu topraklarda… Eğitimde, sağlıkta ve hukukta fırsat eşitliği yoksa; nerede, ne zaman, hangi alanda eşitlikten söz edeceğiz?

Bir avuç imtiyazlı kesimin dışında kalan milyonlar, artık ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmekten bıktı. Nerede Ömer’in adaleti? Nerede Fatih’in vizyonu? Nerede Mustafa Kemal’in eşitlik hayali?

Bugün bu ülkeyi yönetenlere açıkça sesleniyorum:

Yoksullukla, yolsuzlukla mücadele edeceğinizi, adaleti sağlayacağınızı, eğitimi iyileştireceğinizi söyleyip iktidara geldiniz. Ama bugün gelinen noktada ne eğitimde fırsat eşitliği kaldı, ne sağlıkta adalet… Medyanın gözümüze soktuğu, görünürde farklı ama özde birbirinin kopyası olan siyasi partilerin vaatlerinden, sahte dindarlıklardan, vicdanını yitirmiş yöneticilerden artık bıktık!

Ya titreyip kendinize gelin; Hz. Ömer’in adaletini, Fatih’in Osmanlı’sını, Mustafa Kemal’in cumhuriyet idealini yaşatın…

Ya da gidin. Bu milletin günahını daha fazla almayın.

Son olarak soruyorum:

Bir üniversite hastanesi nasıl olur da “para vermezseniz sana peçete bile vermem” noktasına gelir?

Bir hastanede nasıl özel oda – genel oda ayrımı olur?

Nasıl olur da hijyen bu kadar yerle bir edilir?

Helal yaşamak mı istiyorsunuz, yoksa tarihe haramcı olarak mı geçmek?

Not: bu üniversite egenin en saygın üniversitelerinden biri hastane adını burada vermeme nedenim hedef göstermemek amacımız bir sisteme dair yanlışa dikkat çekmek sağlık bakanlığından bir yetkili soracak olursa elbette veririz

HASTAHANE ODASINDAN İZLENİMLER
Yorum Yap
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.