Türkiye’de siyaset halkın kalbine dokunmuyor. Liderler boş vaatlerle sahneye çıkarken, vatandaşın derdi büyüyor, esnaf tedirgin, gençler umutsuz. Umut olmayınca mutsuzluk çoğalıyor, huzur yerini öfkeye bırakıyor.
—
ESKİDEN UMUT VARDI
Merhum Süleyman Demirel’in seçim meydanında söylediği söz hâlâ kulaklarda çınlıyor:
“Tansu, getir kızım anahtarları. Bu anahtar evinizin, bu anahtar arabanızın.”
O gün meydan bayram yerine dönmüştü. Çünkü halk, kendi geleceğini o sözlerde görmüştü.
Bugün ise siyasetçiler istatistiklerle konuşuyor, çay-simit hesabı yapıyor ama vatandaşa hayal kurduramıyor.
—
HERKES MUTSUZ
Mesele sadece ekonomi değil, ruh hâli de bozuk.
Son model cipe binen de mutsuz, İşsiz genç de mutsuz,
Siftah yapamayan esnaf da mutsuz.
Toplumun en küçük tartışmada kavga etmesi, çocukların bile çeteleşmesi umut eksikliğinin bir yansıması. Çünkü umut kalmadığında sabır da kalmaz.
—
ESNAFIN ÜZERİNDEKİ YÜK
Çarşıya pazara bakıldığında esnafın yüzü gülmüyor.
Kira, faturalar, maliyetler yüksek… Müşterinin cebinde para yok. Gün sonunda zarar eden esnaf, vergiler ve cezalarla daha da eziliyor.
Belediyeler ise destek yerine yük bindiriyor. Halbuki esnaf ayakta kalmazsa, toplumun huzuru da çöker.
—
ÇÖZÜM NE?
Asıl soru bu: Böyle nereye kadar?
Vatandaşa umut verecek siyaset,
Esnafa destek olacak belediyecilik,
Gençlere yol gösterecek projeler,
Toplumu birleştirecek liderlik…
Vatandaşın beklentisi aslında basit:
Yarınını görmek, çocuğu için güvenli bir gelecek, esnafın dükkânını döndürebilmesi, sokakta huzur.
—
Umut olmayınca mutsuzluk büyür, mutsuzluk öfkeyi, öfke huzursuzluğu getirir.
Siyaset yeniden halkın kalbine dokunmalı, umut vermeli, “Bu ülkenin yarını var” dedirtmeli.
Çünkü milleti ayakta tutan şey sadece ekmek değil; aynı zamanda umuttur.
Ya umut, ya seçimlerde zaferi unut.
Allah’a emanet olunuz.