1. Haberler
  2. YEREL HABERLER
  3. Başkan Aras: “Gazze’de Katliam, Akbelen’de Zeytin Soykırımı”

Başkan Aras: “Gazze’de Katliam, Akbelen’de Zeytin Soykırımı”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Milas’a bağlı İkizköy Akbelen’de zeytinliklerin sökülmesine karşı köylülerin direnişi sürerken CHP’li yöneticiler bölgeye giderek destek verdi. Hasat zamanı beklenmeden meyveli zeytin ağaçlarının sökülmesi tepkiye yol açtı. İkizköy Muhtarı Nejla Işık, mücadelenin köyleri ve ata mirası toprakları savunma amacı taşıdığını vurguladı. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras ise sürecin doğaya ve tarıma geri dönülmez zararlar verdiğini belirterek Gazze’de yaşanan insanlık krizi ile bir tuttu.

 

Milas’a bağlı Ekizköy Akbelen’de zeytinliklerin sökülmesine karşı süren direnişe siyasi destek geldi. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Milas Belediye Başkanı Fevzi Topuz, CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, CHP Muğla İl Başkanı Zekican Balcı, İlçe Başkanı Tüze Çetinkaya ve meclis üyeleri bölgeye giderek köylülere destek verdi.
Önceki gün sabah saatlerinde jandarma eşliğinde bölgeye gelen iş makineleri, zeytinlik alanda söküm çalışması başlatmıştı. Hasat zamanı beklenmeden üzeri meyveli zeytin ağaçlarının kökünden sökülmesi tepkiye yol açmış, çalışmaları engellemek isteyen direnişçilerden, aralarında İkizköy Muhtarı Nejla Işık’ın da bulunduğu en az dört kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınanların daha sonra serbest bırakıldı. CHP’li heyet, hem gözaltına alınanlara hem de zeytin sevdalılarına destek için bölgeye geldi. Bölgedeki köylüler ve çevre savunucuları, zeytinliklerin yok edilmesine karşı mücadelelerini sürdürürken CHP’li yöneticiler de sürecin hukuka aykırı olduğunu ve doğaya geri dönülmez zararlar verdiğini dile getirdi.

İlk konuşmayı yapan Akbelen’in sembol ismi İkizköy Muhtarı Nejla Işık, “Konuşmak, duygularımızı ifade etmek gerçekten çok zor. Yıllardır burada acılar yaşıyoruz. Köylüler olarak acılar yaşatılıyor bize. Akbelen Ormanı için yaşadık. Ormanı savunmak için günlerce nöbet tuttuk. Aylarca, yıllarca nöbet tuttuk ama açgözlü şirketler hepimizi hiçe sayarak kolluk gücünü, askeri, jandarmayı, TOMA’yı 2023 yılında Akbelen’e koydu ve 6 günde Akbelen Ormanı’nı kesti. Zannetti ki bu köylüler bu mücadeleyi bırakır. Yıkıldık, yorulduk, üzüldük, yıprandık ama yine de dedik ki biz bu mücadeleye sadece üç beş ağaç için, orman için çıkmadık. Köylerimizi, tarım alanlarımızı, topraklarımızı, ata mirası olan zeytin ağaçlarımızı, meyve bahçelerimizin artık bir karışını dahi vermeyeceğiz diyerek çıktık bu yola. Bu yol üç günlük, beş günlük değildi. Bu yol ömrümüz bu yolda geçse de, bu yolda bitse de biz bu yoldan dönmeyeceğiz. Biz bitti demeden bitmez dedik. 7 yıla gireceğiz. 10 yıl da olsa bu yoldan dönmeyeceğiz dedik. Ankara’ya düştük. Komisyondan geçirdiler inadına bu maden yasasını. Niye geçirdiler? Akbelen’in içinde, İkizköy’ün civarında, çeperinde gidecek 48 köy çünkü zeytinlik ve tarım alanlarından oluşuyordu. Önce zeytinleri katledecek, sonra köylere gelecek sıra. Bu maden yasası sadece bizim değil, topraklarımızın talana açılmasıdır dedik. Köylerimizin, köylülerimizin göç etmesi demektir dedik. Mezarlarımıza huzur yok demektir dedik. Dinletemedik, anlatamadık. 21 gün Ankara sokaklarında mücadele ettik. Gösteremedik kendimizi. O gözler kapalıydı, kulaklar tıkalıydı çünkü. Yetmedi, açlık grevine girdik. Bir gıdım vicdan varsa dedik, belki buradan geçmez dedik. Açlık grevimize rağmen ‘ölürseniz ölün’ dediler. ‘Geberirseniz geberin’. ‘Bu yasayı bu şirketler istedi, geçireceğiz’ dediler ve geçirdiler. O yağmurun altında biz 7 saat bekledik. Olmadı. Oradan biz yıkımla mı döndük? Hayır. Daha güçlü kalktık. Ankara halkıyla, bütün Türkiye ile birlikte güçlü kalktık. Bu yasayı tanımıyoruz dedik. Tanımayacağız. Geri döndüğümüzde köylerimizle, köylülerimizle bu mücadeleyi büyüteceğiz dedik. Karşımızda örgütlü bir kötülük var. Karşımızda çok büyük bir kötülük var. Ama biz iyiliğimizle, biz toprak aşkımızla, köy aşkımızla, birliğimizle ve beraberliğimizle bu kötülüğe karşı duracağız ve bu köylerimizi kurtaracağız dedik. Madene teslim etmeyeceğiz dedik. Ve gelinen noktada döndüğümüzde o köylere girecekler. Önce zeytinlere girecekler. Önce Akbelen’e girecekler dedik. Ve korktuğumuz oldu. Korktuğumuz oldu. 72 vatandaş dava açtık zeytinlerimizi korumak için. Ne yaptılar? Dün girdiler sabahın erken saatlerinde, üzerinde meyvesi olmasına rağmen, bu sıcakta… Bu sıcakta meyve taşınır mı? Zeytin taşınır mı? Ama amaç zeytin taşımak değil. Amaç köylüleri buradan sürgün etmek. Adım adım gidip önce Akbelen’i yutmak. Akbelen’in içindeki zeytinlikler bitti mi, İkizköy de bitti demek. Çamköy, Karacahisar, Hasanlar, Balcılar, Çiftlik, Fesleğen… Madene giden köyler de bitti demek. O yüzden tüm isyanımız buradaki yerel halka öncelikle. Bizler burada 15-20 kişi olabiliriz 6 yıldır. Ama güçleniyoruz. Ne olur buna ses verin ve bundan sonra tek bir zeytin ağacına dokundurtmayalım dedik. Dün 4 kişiydik, gözaltına alındık. Onlarca askeri şu gördüğünüz tepeye yığdılar. Şirket işini rahatça yapsın diye. Şirket o zeytinleri talan etsin diye.” diye konuştu.

Ahmet Aras da “Bugün biliyorsunuz Gazze’de çok büyük bir katliam var. Gazze’de insanlar topraklarından sökülüp atılıyor. Çocuklar, kadınlar gözü kırpmadan katlediliyor. Ve Gazze bugün işgal edilmeye başlandı. Tanklarla, toplarla, silahsız insanlar ölüyor. Peki bu suyun, bu ormanın, burada yaşayan bitkilerin, böceklerin, insanların hayatta kalma mücadelesi ne oluyor? Dünyada yapılan soykırım burada zeytine uygulanıyor” dedi.

Türkiye’nin tüm güzelliklerinin büyük şirketlerin tehdidi altında olduğunu söyleyen Aras, “Ama bu büyük şirketlere bu yolu açan kim? Asıl sorgulamamız gereken bu. Bu şirketlere bu gücü kim veriyor? Bu yasaları çıkaran, el kaldıran, altına imza atanlar kim? Hesabın bunlardan sorulması gerekiyor. Bugün üzülerek söylüyoruz ki rant politikaları yüzünden mevcut siyasi iktidar Anadolu’nun her yerini talana açmış durumda. Hiçbir köylünün, hiçbir üretimin, tarımın, hayvanın, bitkinin garantisi yok. Bakın bugün sokak hayvanlarını katletmek isteyen yasayı çıkaranlar, ona verdikleri önemin yüz birini bu zeytinler için vermiyorlar. Buradaki zeytinler de topraklarından koparılıyor ve sözde taşınabilir raporlarıyla başka yerlere götürülüyor. Oysa burası bir habitattır, sadece zeytin ağacından ibaret değildir” diye konuştu.

CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun da Milas Çizgi’ye yaptığı açıklamada, “Aslında yıllardan beri söyleyegeldiğimiz tehlike geldi, bugün kapıya dayanmış durumda. Çünkü buradaki kömür ihtiyacı sürdüğü müddetçe buradaki insanların yaşam alanlarına girileceği açıktı. Önce orman alanlarını yok ettiler. Çok kısa sürede ormanların altındaki kömür yetersizliği ortaya çıktı. Artık yaşam alanlarında zeytin ağaçlarının sökülmesi, evlerin kaldırılması ve böylelikle kömür ihtiyacının karşılanması planlanıyor. Dün yaşanan olayda verim zamanındaki zeytin ağaçları sökülüp götürüldü. Bu zeytinler ne sofraya ne de sanayiye ulaşabildi. Böylelikle yaşam kaynağımız olan zeytinlerden uzaklaştırılıyoruz” dedi.

Milas Belediye Başkanı Fevzi Topuz ise, “Zeytinlerin taşınması söz konusu değil. Bir çiftçi ailesinden gelen biri olarak söylüyorum: Zeytinlerin taşınması mümkün değildir. Bu transfer zeytinin ömrünü kısaltır, verimini sıfırlar. Hele hele bir zeytin ağacının transfer edilmesi halinde kendine gelme şansı hiç yoktur. Bu bir katliamdır. Zamansız transfer olur mu? Olmaz” ifadelerini kullandı.

CHP Milas İlçe Başkanı Tüze Çetinkaya ise, CHP ilçe örgütü olarak doğanın ve çevrenin yanında olduklarını belirterek, gözaltı süreçlerinde çevrecilere hukuki destek verdiklerini söyledi. “Orada vatandaşlar, sadece zeytin ağaçlarına yönelik zulmü görme ve kamuoyuyla paylaşmak için oradaydılar. Kendi özel arazileri de orada. Büyük tonajlı iş makineleri girdi. Ama artık maden yasası ile beraber rant ve talan rejimine karşı dimdik ayakta durmamız lazım. Bu yasanın derhal geri çekilmesi lazım. Milas’ın doğa ve kıyı bölgesi göze alındığında hem Milas halkı hem de Bodrum halkı buradan yararlanıyor. Su ve gıda krizinin kapımızı çaldığı bu günlerde hem iktidarın hem de iktidar yanlılarının elini vicdanına koymalarını bekliyoruz. İleride yaşanacak su krizlerinin hiç kimse hesabını veremeyecek. Burada yapılacak patlatma faaliyetleri ile sadece bu köyler etkilenmiyor. Yer altı sularına en ufak bir zehir karıştığında bölgedeki tüm vatandaşlarımız etkilenecek.” dedi.

Başkan Aras: “Gazze’de Katliam, Akbelen’de Zeytin Soykırımı”
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.