Ahmet Şenol
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. TÜRK HALK OYUNLARINDAN SEÇMELER

TÜRK HALK OYUNLARINDAN SEÇMELER

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

1. Bölüm

“HALAYLAR”

Halay kelimesini Türkçe Sözlük “Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde davul ve zurna eşliğinde toplu olarak oynanan bir halk oyunu” (s.93 1) biçiminde tanımlandıktan sonra, ünlü ya zarlarımızdan Nezihe Araz’ın bir cümlesine örnek olarak yer vermiştir: “Davullar dövüldü, zurnalar halay havaları üfürdü, düğün dernek kutlandı.” Başka bir ansiklopedik sözlük ise şu tanımı yapmıştır “Bir çok insanın, birbiriyle el ele tutuşup bir dizi oluşturarak, sözlü veya sözsüz ezgiler eşliğinde oynadığı oyunların genel adı.” (Dictionnaire Larousse, C.3, s.107)

Bu her iki tanımda, kelimenin kökeninin hangi dilden geldiğini, nasıl oluşturulduğunu belirtilmemiş olması gözümüzden kaçmıyor. Bu eksikliği Prof. Dr Hasan Eren “Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü” başlığını taşıyan değerli, eserinde bir ölçüde gidermekte ve şu bilgiyi vermektedir. “…ağızlarda alay olarak da geçer. Örn. Halay çekmek yerine ağızlarda alay çekmek biçiminde kullanılır. halay < alay topluluk, kalabalık. Bk. Alay. başındaki h- sonradan türemiştir. Türkçe höyük < öyük, hörgüç (< örgüç) örneklerinde olduğu gibi.” (s.171).

Bu son alıntıda geçen alay kelimesine baktığımızda da: “1. herhangi bir törende veya gösteride yer alan topluluk; 2. üç tabur ve bunlara bağlı birliklerden oluşan asker topluluğu.” tanımlarını okuruz. Hemen altında ek bilgi olarak, “Türkçede halay biçimi de kullanılır. Türkçeden Arapça, Farsça gibi komşu dillere de geçmiştir.” (s.8) açıklamasını vermiştir.

Başka araştırmalara bir göz attığımızda da, bu kelimenin yanı sıra haley’in dışında başka bölgelerde kol (Tunceli), berete (Bitlis), huleyli (Eğim, Kars), leyli- leylim (Elbistan, Gaziantep), furleyli-furfanleyli (Adana), haleyli (Zonguldak), hileyli (Van), düzyallı (Kars), hayilli (Sivas) adlarıyla anılan oyunların temelindeki kelimenin, yukarıda da açıklandığı gibi, alay-halay kelimesinden çıkmış ve yörelere dağıldıktan sonra birtakım değişmelere uğradığını söylememiz mümkündür.

Hasan Eren’in köken açıklamasındaki (h-) ünsüzünün sonradan getirilmesiyle ilgili örneklerine ayrıca, ark-hark, alaf halaf, avlu-havlu, arım-harım, ayık-hayık, ayıt-hayıt, edik-he dik, alaza-halaza, apaz-hapaz yapıları da eklenebilir.

Halay kelimesinin tanımları üzerinde kelime kelime durmak gerek… Böylece halayın kendi iç ve dış yapısı ile özellikleri de belirlenmiş olacaktır. Bu ve başka kaynaklardaki tanımlarda öncelikle davul-zuma eşliğine oynandığı vurgulanmaktadır. Davul ve zurna birlikteliği daha ziyade açık havada, geniş alanlarda kendini gösterir, etkilerini hissettirir. Her ikisinin gümbür gümbür ve dalgalı, velveleli gelen sesleri meydanlarda bulunan insanların, bu arada özellikle erkeklerin oyuna başlama, girme, katılma arzusunu kamçılar. Halayı başlangıçta sadece erkekler açık alanlarda oynarken, zamanla bu katı kalıp ve uygulama zayıflamış; kadınlar da davul-zurna eşliğinde meydanlara çıkıp halayları birlikte-hem de erkeklerle beraber oynamağa koyulmuşlardır.

Devam edecek

TÜRK HALK OYUNLARINDAN SEÇMELER
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.