10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü, basın emekçilerinin haklarını ve basın özgürlüğünün önemini hatırlatan bir gün olarak kutlanır. Ancak, günümüz Türkiye’sinde gazetecilik mesleğinin karşı karşıya olduğu zorluklar, bu özel günü buruk bir anma haline getirmektedir.
Basın özgürlüğü, demokratik toplumların temel taşlarından biridir. Ancak, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü ne yazık ki gazeteci yargılamaları, keyfi tutuklamalar, kolluk şiddeti, sansür ve oto-sansür gibi başlıklara sıkışmış durumda.
Gazetecilik mesleğinin itibarını zedeleyen bir diğer unsur ise, yeterli eğitim ve deneyime sahip olmayan kişilerin kolayca gazete kurabilmesidir. Hiçbir belge gerekmeksizin, sadece lise diploması ile gazete çıkarabilen kişiler, mesleğin standartlarını düşürmekte ve halkın doğru haber alma hakkını tehlikeye atmaktadır.
Özellikle seçim dönemlerinde, gazetecilere olan ilgi artmakta; ancak bu ilgi, basın mensuplarının özgürce çalışabilmesi için gerekli ortamı sağlamaktan uzaktır. Yerel basın, reklam gelirlerinden mahrum kalma korkusuyla yerel yönetimleri eleştirmekten çekinirken, ulusal basın ise iktidarın baskısı altında kalmaktadır. Bu durum, gazetecileri eleştiriden uzak, yüzeysel haberciliğe itmekte; toplantı ve yemek haberleri gibi aktüaliteye ya da kaza ve asayiş haberlerine yönlendirmektedir.
Gazetecilerin ekonomik kaygıları da mesleki bağımsızlıklarını olumsuz etkilemektedir. Maddi güvenceden yoksun olan basın mensupları, işlerini kaybetme korkusuyla oto-sansüre başvurmakta ve gerçekleri dile getirmekten kaçınmaktadır. Bu durum, halkın doğru ve tarafsız bilgiye ulaşma hakkını engellemektedir.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlarken, basın özgürlüğünün önemini bir kez daha vurgulamak ve gazetecilerin karşılaştığı zorluklara dikkat çekmek gerekmektedir. Gazetecilerin özgürce çalışabildiği, maddi kaygılardan uzak, sadece halkın haber alma hakkını gözeten bir medya ortamı oluşturmak, demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsurlarındandır.
Unutulmamalıdır ki, basın özgürlüğü sadece gazetecilerin değil, tüm toplumun özgürlüğüdür. Bu nedenle, basın mensuplarının haklarına saygı göstermek ve onların özgürce çalışabileceği bir ortam sağlamak, hepimizin sorumluluğudur.
